Kaç gündür ortalık çalkalanıyor... ATV'de bir yarışma programı, Kenan Işık yönetiyor, ucunda para var diye katılanlar arasında da bir genç kız... Genç kız, siyasal bilimler okuyormuş.
Kenan Işık şöyle bir soru sormuş: "TBMM başka hangi adla anılır?"
Cevap şıkları: a) Danıştay, b) Baro, c) Yüce Divan, d) Parlamento...
Siyasal bilimler okuyan genç kızımız "doğru cevap c" demiş, yani "Yüce Divan."
Hani okumasa da cahil olsa, belki uyaracak: "Eksiğiniz var Kenan Bey," diyecek, "Kamutay diye bir de 'e' şıkkı olmalıydı!"
Hani Kamutay 23 Nisan'da doğmuş ve de saltanatı boğmuştu ya, çocuklara şarkısını ezberletirler...
Bu kamutayın içinde saylavlar vardır, bunlar Kamubuyurum Tüz Bölemi partisinin (CHP) mebuslarıdır...
Hani genel kültürü hepten eksik olsa, belki dalgasını da geçecek: "Aziz Nesin'in ünlü 'Zübük' romanında, TBMM aynı zamanda 'Tıbımım' olarak geçer, onu unutmuşsunuz Sayın Işık!"
Neyse ki okuduğundan, hem de siyasal bilimler okuduğundan, Yüce Divan deyip işi bitirmiş.
Eh, bu muhteşem eğitim sisteminizle "dört artı dört artı dört" gibi birtakım gerici yeniliklere elbette karşı çıkacaksınız canım, haklısınız.
Gene bir televizyon programında Jülide Ateş'in sorduğu "bir milleti, bir devleti simgeleyen renkli bez parçasıdır, direğe çekilir, bil bakalım nedir" sorusuna "İngiliz kumaşı" diye cevap vererek canlı yayında arkadaşımızı tıkayıp gülme krizine sokan delikanlıdan bu yana, böyle derin bir yarışmacı görmemiştik.
Gerçi Türk basınında "bu yıl hac mevsimi kurban bayramına denk geldi" ya da "hayret bir şey yahu, şubat ayında Rio de Janeiro'da denize giriyorlar" yazanlar, Azerbaycan başbakanına "Türkçe'yi ne kadar güzel konuşuyorsunuz, nerede öğrendiniz?" diye soranlar görmüştük de...
Ben size daha beterini söyleyeyim, Ali Bayramoğlu anlatmıştı.
Bayramoğlu o zamanlar üniversitede siyasal bilimler son sınıf dersi veriyor, yazılı yapacak. "Kafa sorusu" sormuş: İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye'nin dış politikasını kısaca anlatınız... Son sınıf için epey basit bir soru, ben olsam sormam. Ali öğrencilere kıyak yapmış.
Tekrar ediyorum, siyasal bilimler, son sınıf.
Çıkardı sınav kağıdını gösterdi, gözümle görmesem inanmazdım. Cevap aynen şöyle ve şu kadarcık: "İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye, Atatürk'ün önderliğinde zaferden zafere koşmuştur."
O çocuk şimdi büyümüş, ya üniversitede kalmış, ya da hariciyeci olmuştur. Vakitlice girdiyse... Çünkü Davutoğlu almaz. (Ben olsam bir de sopa çekerim.)
Şimdi bu yarışmacı genç kızımız da kendisiyle dalga geçilmesine çok bozulmuş, Twitter'da mı Facebook'ta mı hangi sanal zevzeklik ortamındaysa, kendini şöyle savunmuş:
"Herkese ve herşeye inat, Atatürkçü'yüm!"
Aferin hanım kızım. Biz de öyle tahmin etmiştik.
Sen ne yap biliyor musun güzel evladım? İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'yi zaferden zafere koşturan o çocuğu bul ve onunla evlen.
Karı koca belki de muhalif basında köşe yazarı olursunuz, ne güzel... Ne yani, oralardaki birçok ağabeyinizden amcanızdan neyiniz eksik? Zekaysa zeka, bilgiyse bilgi, sağduyuysa sağduyu.