Önceki yüzyılda Türkiye'yi yöneten bürokrasi vahim bir yanlışa imza attı: İstanbul tren istasyonunu, yani "Avrupa terminalini" tuttular sarayın bahçesine kurdular. Oysa Aksaray Meydanı'na, ya da "denizyolu bağlantısı" düşünülerek Langa düzlüğüne yapılması gerekirdi. Öte yandan "Asya terminali" için Haydarpaşa Garı doğru bir tercihti.
Ama bugün ikisi de "kadük" kaldı.
Şimdi Sirkeci Garı bir kültür ve sanat merkezine dönüştürülecek (Kültür Bakanı Günay daha fazla sallanmazsa inşallah), tren istasyonu Aksaray'dan çok daha uygun bir yere, Kazlıçeşme'ye alınacak.
Haydarpaşa da öyle. Eski "kara tren" muhabbeti tarihe karışıyor, yerine hızlı tren geliyor, istasyon da Söğütlüçeşme.
Çünkü İstanbul eski İstanbul değildir.
Ama buna Türk komünistleri karşı çıkıyorlar.
Niçin? Nâzım Hikmet oranın şiirini yazmış da ondan: Şu 1941 yılında, Haydarpaşa Garı'nda güneş, yorgunluk ve telaş, falan filan.
Ama yıl 2012.
"İlerici" olduklarını söyleyenlerin bu ülkede atılan her ileri adıma karşı çıkmaları, ancak Türkiye'de rastlanan ilginç bir "feraset tutulmasıdır"... (Malum örnektir, bunlar Boğaziçi Köprüsü'nü de istememişlerdi.)
Niçin? Çünkü orası çevresiyle birlikte bir kültür ve turizm alanına dönüştürülecek ve bu işten "birtakım pis kapitalistler" para kazanacaklar.
Peki halk ne diyor?
Türkiye Komünist Partisi 2007 seçimlerinde yüzde 0.22 oranında oy almıştı, 2011 seçimlerinde oy oranı yüzde 0.14 oldu.
Yazık, bu rakamlarla "ona buna yumurta atarak yumurta tüketimini arttırma ve tavukçuluk sanayiini geliştirme" şansları bile yok.