Ukrayna'da bir "kapitalizm karşıtı kadınlar" örgütü varmış, adı Femen.
Bu kadınlar geçen gün İsviçre'ye, Davos'a gitmişler (Ukrayna kapitalizmi sayesinde artık pasaport alabiliyorlar!) ve gösteri yapmışlar.
İçeride Avrupalı kapitalistler Ali Babacan'a "ne olur bize krizden çıkış yollarını öğret" diye yalvarırlarken, bunlar da onları protesto etmek için soyunmuşlar. Soyunmaları "kapitalistlere gününü gösterme" dürtüsünden mi yoksa "erkeklere orasını burasını gösterme" dürtüsünden mi kaynaklanıyor, anlaşılamamış.
Bu kadınlar güzelliklerine güveniyorlar ki soyunuyorlar. (Yakından baktım, hiç de fena değiller, incecik genç kadınlar, sıfır yağ, fındık meme, uzun bacak.)
Bu kadınlar bünyelerine de güveniyorlar ki kar altında soyunmaktan korkmuyorlar.
Vallahi bizim liberal aydınlar da bizim hükümeti protesto için soyunsalar ya çift taraflı sulu zatülcenp olurlar ya da polis tarafından "halkın göz zevkini bozdukları için" tutuklanırlar.
Ukraynalı hanımlar göbeklerine de çeşitli sloganlar yazmışlar: "Sizin yüzünüzden fakiriz" gibi.
Türk basını olayın üstüne atlamış çünkü hem kadınlar yarı çıplak (belden aşağıda Amerikan kapitalizminin ürünü blucin) hem de solcu. Bir taşla iki kuş: Haberde hem seks var hem sosyal içerik.
Peki bizim protestocu hanımlar niçin soyunmazlar acaba?
Hem solcu olup hem de "örf ve adetlerimize" saygılı oldukları için mi yoksa güzelliklerine güvenemedikleri için mi?
Hanım hanım, gazete basıp güvenlikçi tartaklamak değil, gerektiğinde kıçını açmaktır marifet! Aç ki muhalif basın sana da haber değeri versin.
Gene yakından baktım (bulduk ya, bakarız elbet), Ukraynalı hanımların en büyüğü taş çatlasa otuz yaşında falan...
Yani, komünizmi yaşamamışlar. Gorbaçov döneminde okula bile gitmiyorlardı, çoğu da henüz doğmamıştı.
Yaşamış olsalardı, böyle uluorta soyunmaya kalkan kadınlara Ukrayna'da polisin neler yaptığını da bileceklerdi.
Hanımlar kapitalizme karşılar. Böylece Amerika'daki kardeşleriyle birleşiyorlar: Wall Street'te iki protesto gösterisi olunca Türk basın ahmakları "Amerikan kapitalizminin sonu geldi" diye sevinmişlerdi. (Seçimi Clinton ya da Obama kazanınca "Amerika'da sosyaldemokratlar iktidara geldi" diye sevindikleri gibi.)
Bu tür gösteriler, magazin malzemesi olmaktan öte hiçbir yere varamazlar.
Çünkü örgütlü değillerdir, bu bir (üç kadının kendi arasında kavilleşmesi örgüt değildir), organize değillerdir, iki (belli bir merkezden yönetilmezler.)
Üçüncüsü de, protestodan, yani "olumsuzlamadan" öte bir fikir ürünü değildirler. Kapitalizmi yıksalar yerine ne koyacaklarını bilemezler, apışır kalırlar.
Yani, Avrupa ve Amerika gençliğini "Öfkelenin!" adlı kitabıyla birbirine katan yaşlı düşünür Stephane Hessel, ahir ömründe çok para kazandığıyla kalacak, kırk beş yıl öncesinin "egzantrik Marksist'i" Herbert Marcuse kadar bile sonuç alamayacaktır.
Başkan Mao'ya bir selam sarkıtalım da Silivri sevinsin:
Bizce sakınca yok, bin karı soyunsun (yani bin çiçek açsın), bin fikir yarışsın anasını satayım!