Gözünüz aydın, Atatürk'ün elyazısıyla Onuncu Yıl Nutku'nun bir kopyası Kumkapı'da ele geçmiş. Ortaya çıkmış...
Tamamı değil canım, birkaç sayfası. Tamamı Çankaya'da devlet arşivinde.
Nutuk'tan sayfalar, meğerse Kumkapı'da Bezciyan Ermeni İlköğretim Okulu'nun girişinde çerçeve içinde sergilenirmiş.
Eski müdür çerçeveletip astırmış. Elyazmasının okula nasıl geldiğini bilemiyor. "Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yıldönümü vesilesiyle bir dergi tarafından verilmiş olabilir" diyor...
Hoppala! Demek ki bu bir elyazması değil, basılı kağıt... Tüh, biz de heyecanlanmıştık.
Fakat müdürün niçin bu kadar heyecanlandığını anlayamadık.
"Türkler'e yaranma gayreti" olabilir mi acaba? Hani bakanlıktan müfettiş geldiği zaman duvarda görsün diye... Benzer bir gayretle, Robert Kolej'in Amerikalı yöneticileri alt tarafı "humanities" dersinin adını "Modern Türkiye'nin Oluşumunda Düşünce Akımları" koyarlar, sonra da o dersin içinde Platon ve Sokrates öğretirlerdi.
Müdür otuz yıl önce bunu öğretmenler odasında arkadaşlarının elinde gördüğü zaman kendi ifadesiyle "beyninden vurulmuşa" dönmüş, "çarpılmış, tüyleri diken diken olmuş"... Duygusal bir müdür...
Buna değer biçmek mümkün değilmiş. Öyle diyor.
Oysa Raffi Portakal dostumuza sorsaydı, herhangi bir müzayedede kaça gideceğini öğrenebilirdi. Basılı kağıt sözkonusu olduğuna göre sahaflar kralı İbrahim Manav ya da sevgili dostumuz Uğur Güracar bu konuda kendisine daha iyi yardımcı olabilirler.
Bu yaklaşım, bize, cüzdanını kaybeden ve "içindeki paraların maddi değeri benim için hiç önemli değil ama üzerlerinde Büyük Atatürk'ün resmi olduğu için manevi değerleri çok büyük" diye ilan verip bulanın getirmesini isteyen adamı hatırlattı!
Müdür, nutkun "bazı yerlerinin çizilip yuvarlak içine alınmış olmasına" da "bayılmış", gene kendi deyimiyle.
Olur ya, Atatürk önce "istiklal" yazar, sonra bunu beğenmeyip çizer, "kurtuluş" yapar, "büyük gün" yazar, sonra "kutlu gün" olarak değiştirir, müdür bayılıyor.
Şimdi bunun üzerine muhalif basının da ayılıp bayılması en samimi dileğimizdir.
Ayılana gazoz, bayılana limon.
Bu, otuz yıllık bir sırmış.
Nutuk'un esrarı... In ın ın ın...
Ahparik... Sen, almış olduğun din kültürünün etkisiyle, Onuncu Yıl Nutku'nun kopyasını, İsa'nın gerildiği gerçek çarmıh parçası, ya da Ermiş Antonius'un kaval kemiğiyle karıştırdın galiba...
Hırka-i Şerif ya da Sakal-ı Şerif desem belki sana yabancı gelir ama Kemalistler daha iyi anlarlar.