Türkçe'nin ilk "etimoloji çalıştayı" başlıyormuş... Maşallah. Biri Fransızca, öteki Çağatayca mıdır nedir iki kelimeyle iyi yerden başlamış Türkçe çalışmaları. Hayırlı olsun.
Futbola "ayaktopu", basketbola "sepettopu" karşılıklarını bile bulmayı iş edinmiş anlı şanlı Türk Dil Kurumu, "etimoloji" terimine her nedense "kökenbilim" lafını uyduramamış. Ya da basın hamşoları bilememişler. Okurlarının Fransızca terimleri daha iyi anladığını düşünüyor olmalılar.
Çalıştay sonunda bir de "tam teşekküllü sözlük" yayınlanacakmış, tam teşekküllü hastane gibi bir şey! Müteşekkil olsun.
Peki şu "çalıştay" saçmalığını kim uydurmuştur?
Ne demektir çalıştay? Çalışma grubu... Konuyla ilgili kişilerin tartışmak ve görüş alışverişinde bulunmak üzere biraraya gelmeleri...
Tamam da, hani dilimiz otuzlu yılların bu tür zırvalıklarından kurtarılacaktı?
TDK başkanı, "Atatürk TDK'yı kurarken etimolojiye özel bir önem vermişti" demiş... Evet, istikbalin göklerde olduğunu da söylemiş, futbolcunun (pardon, ayaktopçusunun) zeki, çevik ve ahlaklısını tercih ettiğini de belirtmişti.
Sahi, "en birinci Fenerli" olduğu söylenen, bu yüzden de hemen bütün paşalarımızın Fenerli olmalarına yol açan Atatürk, Kemalist vatandaşlarımızın özlemle bekledikleri gibi bugün yeniden Samsun'a çıksa, şike olayları üzerine neler düşünürdü acaba?
Unutmayalım, sporcunun ahlaklısını severdi, "kulüp başkanının ahlaklısını severim" dememişti ki!
Fakat konumuz bu değil, uydurukçuluk.
Kemalistler, birçok başka hatalarının yanısıra, dilde de saçmaladılar.
Kılık kıyafeti emir ve komuta zinciri içinde değiştirmişlerdi ya, dili de değiştirebileceklerini sandılar.
Çünkü hemen hepsi asker kökenliydi, sosyal bilimlerden haberleri bile yoktu. Gençliklerinde, bir Osmanlı subayının bilmesi gerektiği kadar Fransızca öğrenmişlerdi, azıcık da tarih. O kadar.
Tarih yazımı alanında da saçmaladılar, dilde de.
"Olmayan bir Türk tarihi" uydurarak millete moral aşılamayı düşündüler. Bütün o "Orta Asya'dan göç yolları haritası" gibi bilim dışı zırvalar ortaya böyle çıktı. Sümerler ve Hititler gibi "alakasız" halkların Türk olduklarını ileri sürmek, Anadolu'da tutunmamız için gerekli sanıldı.
Devletimiz ulus-devlet olduğu için Kürtçe yasaktı. Ayrıca, bir Hint-Avrupa dili konuşmuş olan Hititler Türk oluyorlardı da, başka bir Hint-Avrupa dili konuşan Kürtler mi Türk olmayacaklardı?
"Dil devrimi" de böyle yapıldı. Emirle. Bizzat İsmet Paşa, 1932 yılında "kimsenin kimseyi anlayamaz hale geldiğini" söyleyecektir.
Milletvekili yerine "saylav" denirdi o sıralar... Meclis "kamutay" olmuştu... Kamutaaay bugün dooğduuu ve saltanatı booğduuu... Şarkısı bile vardı, 23 Nisan şerefine... Büyük düşünür Nurullah Ataç, Cumhuriyet Halk Partisi'ne de "Kamubuyurum Tüz Bölemi" adını uygun görmüştü.
Haa, bir de denizaltı gemilerimize verilen "Atılay, Saldıray, Yıldıray, Batıray" gibi isimler vardır ama, onların dil devriminin Çağatayca özentisinden değil, denizcilerimizin büyük kısmının Karadenizli olmasından kaynaklanan bir zorunluluk olduğunu sanıyoruz! Sen istediğin kadar "Saldırır" ismini koy gemiye, tayfa onu "ha pu pizim cemi saldıray daa..." şeklinde okuyacaktır.
Türk Dil Kurumu Ataç'ın dalga boyuna düşmemelidir. Adınızı "Lisan Cemiyeti" yapın demedik ama tutarlı olun.