Adam çobanmış yahu! Hani şu, "Devlet Bakanı Hayati Yazıcı adına sahte mail atan" vatandaş... Yeğenini Tıp Fakültesi'ne sokmak için torpil istediğini yazmıştı da, aslında Yazıcı'nın hiçbir yeğeni meğeni olmadığı ortaya çıkmıştı.
Daha önce de sahtecilikten sabıkası varmış, Kartal'da besicilik yaparmış.
Kibarlık olsun diye "hayvan alım satımı ve besicilikle iştigal eder" deniyor ama bizzat kendisi "çobanlık yaparım" şeklinde konuşmuş. (Bu lafa biterim, "şeklinde konuştu"...)
Vatandaş çoban, Kemal Kılıçdaroğlu'nu çok fena işletti, adamcağızı madara etti.
Belki de çobanları adam yerine koymayan Kemalistler'den bir tür intikam almak istemiştir... Arap'ın intikamı gibi, çobanın intikamı.
Fakat bu dağdaki çoban değil, bilgisayardaki çoban. "Evindeki bilgisayardan" göndermiş o sahte elektronik mektubu, uyumayın. Evinde bilgisayarı var.
İktidar yandaşı olsak, şimdi "çobanlar bilgisayar kullanıyorlar, memleket ne kadar ilerlemiş" derdik.
Diyeceğiz vallahi, Kılıçdaroğlu isterse bizi Yüce Divan'a göndersin.
Fakat ortaya çıkan bazı pratik sorunlar kafamızı kurcalıyor.
Dağdaki çobanın oyu, bardaki mankenin oyuyla bir değildir, onu öğrendik de... Bilgisayardaki çobanın oyu bu durumda ne olacaktır, kaç sayılmalıdır?
Örneğin dağdakine bir oy, mankene iki oy, "siber dolandırıcıya" da bir buçuk mu yazacağız?
En iyisi, sahteciye iki, kıza üç oy hakkı tanıyalım, ortasını bulalım.
Bu çoban meselesinde, işin buraya kadarı "gülünçlü magazin" gırgırı.
Hiç de gülünç olmayan, son derece tehlikeli yanı, birtakım tereslerin "kız haklı" diye yazı yazmış olmalarıdır.
Bakalım bilgisayarlı çobanı görünce fikirlerini değiştirecekler mi? "Adam dağda değilmiş ki, Kartal'da oturuyormuş" şeklinde çamura da yatabilirler.
Haaa, bir de "ülkücü sanal suçlular" var. "Farklı ülkücüler" diyorlar kendilerine.
Ülkücünün farklısı "muamele çetelesi" tutar da biz mi bilmiyorduk?
Görevleri, Devlet Bahçeli'nin "çevresini boşaltmak", kaç kişi varsa hepsinin zamparalık kasetlerini ortaya atıp adamların siyasi hayatlarını bitirmek.
Bunlar MHP'yi seçim barajının altına mı itmek istiyorlar, yoksa MHP'de bir "kan değişimi" mi arzu etmekteler? Yoksa ikisi birden mi?
Bunlar Bahçeli'nin referandum öncesi hakaret ettiği kişiler mi yoksa?
Tam tersine, hani Soner Yalçın falan yapmıştır desek, adam kodeste... Geride bıraktığı tosunlarda da o yürek yok, onlar kendi kalçalarını korumanın derdindeler.
Bu adamlar "görevli" midirler? Devlet içinde bir "başkalar çetesi" mi vardır Devlet Bey'e karşı?
Yani, başta Deniz Baykal olmak üzere politikacılara şöyle ağız tadıyla bir zamparalık yaptırmadılar gitti be kardeşim...
Siz onu bunu bırakın, ben asıl, seçimde madara olunca Kılıçdaroğlu'nu devirmek ve değiştirmek için ne gibi bir alçaklık ve şerefsizlik peşinde koşacaklarını merak ederim bazı kişilerin...
"Farklı sosyaldemokratlar" mı onlar da?
Başa dönelim, "farklı çoban" kaç oy vermeli, 12 Haziran günü tutuklu olmazsa?
Konuşsana kızım, alo?.. Kız sana dedim kız...
Var mı öyle, ortaya bir laf atıp da, sonra da "ay üstüme gelmeyin ayol, ay şimdi bayılacağım" diye kaçmak?
Belki "basın ablaların" da bir şey söylemek isterler, bekleriz.