Sakarya'da bir panelde konuşma yapan iki gazeteci arkadaşa, Yıldıray Oğur ile Mustafa Akyol'a "idam ilmeği" atmışlar... Bildiğiniz yağlı urgan, yağını herhalde sürmemişlerdir, elleri vıcık vıcık olur.
Bu tür kişiler Adalet Ağaoğlu'na yumurta atıyorlardı, malzeme kaynaklarını bakkaldan nalbura çevirmişler anlaşılan.
Bakalım silahçı ve mermici Sarsılmaz'ın kapısını ne zaman çalacaklar?
İpi atanlar, emekli general Osman Pamukoğlu'nun Hak ve Eşitlik Partisi'nin üyeleriymiş. (Nazlı Ilıcak bir televizyon programında Pamukoğlu'na "sizin partinin adı neydi yahu" diye sormuştu, böylece tanımış oldu.) Yani "asacağız" diyorlar.
Eh, iktidara gelirlerse...
Fakat bu hamiyetli vatan evlatlarının küçük bir kusurları var... Hayır, asmak kesmek özlemi değil. O rezillik her faşistin en doğal hakkıdır.
Kültürleri zayıf!
"Siz nerede konuştuğunuzu sanıyorsunuz? Burası Sakarya... Sakarya Meydan Muharebesi burada yapıldı!" demişler.
Sakarya muharebesinin Sakarya il sınırları içinde, hatta Adapazarı çarşısında, belki de şeker fabrikasının önünde cereyan etmiş olduğunu sanıyorlar.
Hedeften kabaca iki yüz kilometre kadar şaşmışlar.
Hani Polatlı gençleri ya da Haymana delikanlıları bu "asil" tepkiyi gösterseler anlayacağım da...
Sakarya nehri Bilecik ilimizden de geçiyor, Eskişehir'den de, kaynağı da Afyon'da...
Oraların ne eksiği var?
Ayrıca Sakarya ilerigelenlerinin, örneğin ıslama köfteci Mustafa'nın bu konuda ne düşündüğünü de öğrenebilmiş değiliz, "gerigidenlerinin" görüşünü aldık almasına da... ("Sokak yazarları" kendisini bulup sorsunlar, ben uğraşamam, yazılarımı ağaç dalında yazıyorum.) Daha önce de "31 Mart olayının 31 Mart günü cereyan ettiğini" sanan bazı faşistler görmüştük. Gene bir emekli generalin deyimiyle "Atatürk devrimlerini kafalarına çivi gibi çaktıkları" halde, o çocuklar da "Rumi takvim ile Miladi takvim" arasındaki farkı bilmiyorlardı...
Ayıp oluyor. Çok ayıp oluyor.
Auschwitz kamp komutanı Höss bile akşam evine gidince gramofona Wagner koyup dinlerdi.
Ondan aşağı mı kalacaksınız?