General Franco öldü (bizim Franco turp gibi), İspanya demokrasiye geçti... Aradan da otuz beş sene geçti... Tamam...
Fakat bu süreçte faşistlerle demokratlar ve genel anlamda sol kesim arasında, yazıya dökülmemiş bir türlü gizli anlaşma yapıldı. Adı da konulmamıştı da, aydın çevrelerde, daha doğrusu bu gelişmeden hoşnut olmayan kesimde buna "pacto de olvido" denildi, unutma anlaşması...
Buna göre, iki taraf da, üç yıl sürmüş ve sivil halkı da sayarsanız bir milyon kadar kişinin ölümüne neden olmuş İspanya İç Savaşı'nı yeniden gündeme getirmeyecek, tartışma konusu yapmayacak, yani eski defterler açılmayacak, bir taraf "biz kazanmıştık" diye efelenmeyecek, öbür taraf da intikam almaya çalışmayacaktı...
Bir sürü kitap yayınlandı, film ve belgesel yapıldı, yeni kuşaklar iç savaşın ıcığını cıcığını öğrendiler ama tartışmadılar. Hesap sormaya kalkanlar engellendi. Öyle ki, faşistler tarafından alçakça katledilen büyük şair Lorca'nın aşağı yukarı kestirilebilen mezar yerine becerip de bir anıt bile yapamadılar (Granada'dan çıkınca Viznar-Alfacar yolunda, Fuente Grande "mevkiinde", yolun sağ kenarında zeytin ağacının dibi)... Buna karşılık Franco'nun anıt kabiri, tepesindeki dev haçıyla sapasağlam ayakta ve yüzlerce faşistin ziyaret ve tören yeri!
Bizde de, yakın tarihimizdeki "kopmayı" ve Osmanlı dönemine uzun süre duyulmuş inanılmaz ilgisizliği İspanya benzeri bir tür "unutma anlaşmasıyla" açıklamaya çalışanlar var.
O kadar sıkıntı çekilmiş ki, toplum 1919 yılında "beyaz bir sayfa" açmış ve yakın tarih gönüllü olarak unutulmuş...
Yalandır.
Bunu söyleyen "CHP aydınları", bu arada birtakım şarkıcı-düşünürler sizi kandırmaya çalışıyorlar. Amaçları partilerini kurtarmak.
Yakın tarih, belleklerden, toplumda gönüllü bir "konsensüs" sonucu değil, baskı ve zorbalıkla silinmiştir. Unutulmamış, emir ve komutayla unutturulmuştur!
Yazının değiştirilmesinin de elbette buna büyük katkısı olmuştur. (1915 tarihli Tanin gazetesini buldun diyelim, nasıl okuyacaksın?)
Olup bitenleri konuşmak bile yasaktı. "Ermeni" diye lafa başlayan "götürülür", Kürt kelimesi ancak hakaret amacıyla kullanılabilirdi ("Kürt'ü kovalaya kovalaya döveceksin" gibi sözde özdeyişler!), o da lafı fazla uzatmadan... "İzmir niçin yandı?" diye sormaya kalkanı kabak gibi oyarlardı.
Bir nüfus mübadelesi olduğunu, Anadolu'da yaşayan Rum halkının "gönderildiğini", bu satırların aydın geçinen yazarı ancak otuz beş yaşında öğrenebildi, otuz beş yaşında!
Fakat halk unutmadı. Azınlıkların unutmaları mümkün değildi, Türk halkı da kollektif bilinçaltında yaşattı.
Sonra bir büyük iletişim ve bilgi patlaması oldu... Günümüzde de sürüyor.
Halının altına süpürülmüş pislikler taştılar, yüzeye çıktılar.
Olup bitenleri hiç bilmeyenler önce büyük bir şok geçirdiler. "Travma" yaşadılar.
İlk tepki "red" şeklinde ortaya çıktı tabii, sonra sonra akıllar başlara geldi. Şimdi toplumda, gençlerde müthiş bir "öğrenme isteği" var.
Biz de naçiz kalemimizle yeni kuşakların bu bilgi susuzluğuna karınca kararınca su taşımaya çalıştık.
CHP militanları, hiç numara yapmayınız... Bizi yemeyiniz...
Bu düzeni kan ve yalan üzerine kurdunuz.
Şimdi biçtiğiniz, zamanında ektiğiniz "zorla unutturma" tohumlarının meyvesidir.
"Beyaz sayfa" falan açmadınız, açamazdınız da... Açtık diye kendinizi kandırdınız, toplumu da kandırmaya çalıştınız... Sayfanın altında kalmış, silgiyle silmeye çalıştığınız yazılar şimdi sırıtıyor işte... Yakın tarih adeta bir "palimpsesto" oldu, Google'dan bu kelimeye bakınız.
Osmanlı unutuldu ha?
Seçimleri niçin hep DP-AP-ANAP-AKP "çizgisinin" kazandığını, hep de kazanacağını bir türlü anlayamıyor, çözemiyor, hep merak ediyorsunuz değil mi? Cehaletle, göbeğini kaşımakla falan açıklamaya çalışacak kadar da zavallılaştınız...
Siz "pacto de olvido" yapmadınız, "pronunciamiento de olvido" yaptınız, unutma darbesi...
Diktayla, emirle de bu iş aha buraya kadardır.