Niçin Emre Aköz'e hakaret, tehdit ya da küçümsemeden başka bir tepki gösteremiyorlar? Niçin sorduğu soruları yanıtlamak kimsenin işine gelmiyor?
Bakın gene ne demiş: "Hâkimler ve savcılar aynı mekanizmanın parçası olmamalı. Yani terfilerini ve atamalarını aynı kurul yapmamalı. Aynı servisi, aynı lojmanı, aynı çalışma alanını kullanmamalılar. Ortak dernekleri olmamalı. Hâkimler ve savcılar özenle birbirinden ayrılmalı. Çünkü meslekleri gereği farklı konumdalar: Savcı suçlayan, yargıç ise adaleti sağlayan tarafta. Nasıl olur da aynı kefeye konurlar?"
Bunu söyleyen adama utanmadan "faşist" diyenler bile çıktı da, çok şükür biz onların bu tutumunun gerçek nedenini biliyoruz. (Korkmasınlar, yazmayacağız. Endişelerini anlıyoruz.)
Ülkemizde yargıçlar ve savcılar "ayrılmaz bir bütün" olarak kabul edilirler.
Aynı servis arabasıyla adliyeye gidip gelirler, çünkü aynı lojmanda otururlar, öğle yemeklerini aynı yemekhanede yerler. (Çünkü devlet onlara "dışarıda" yemek yiyecek kadar maaş vermemektedir.)
İster Alevi olsunlar, ister Sünni...
(İster Katolik, ister Ortodoks, ister Gregoryen diyemiyorum, bizde "gayrımüslim" yargıç ya da savcı yoktur. Subay da yoktur, vali de, kaymakam da, polis de. Neden acaba? Daha geçenlerde, şarkıcı Fedon, "Türk bahriyesinde deniz subayı olmak isterdim" diye ağlıyordu... Lefteris Küçükandoniadis Türk milli takımında futbol oynar ama Fedon Kalyoncu Türk ordusunda subay olamaz. Birini başımızda taşır, ötekini kovalarız. Gayrımüslimler milletvekili olabilirler ama memur olamazlar. Neden?
Seçilmiş mi daha üst düzeydedir, atanmış mı? Seçilebiliyorlar da niçin atanamıyorlar?)
Bu bir yana, hâkim ile savcı duruşma salonunda da "yan yana" otururlar. Aynı kürsüde. Aynı düzeyde...
Hâkim ve savcı "yukarıda", sanık ve avukatı "aşağıdadır"...
Oysa, Amerikan film ve dizilerinden bileceksiniz, orada hâkim ortada ve yüksekte, savcı ile avukat kürsünün iki yanında aşağıda, zeminde, aynı düzeydedir.
Ve de "kürsüye yaklaşabilmek" için izin isterler... Yargıç, gerektiğinde savcıyı da "paylar" bile...
Yani mahkeme, suçlayanla savunan arasında bir fark gözetmemekte, iki tarafı da kesinlikle eşit kabul etmektedir.
Avrupa'da savcı yargıçla aynı düzeyde, ama "ayrı" bir kürsüdedir.
Duruşma salonuna da ayrı kapılardan girip çıkarlar.
Bizim kamu davalarında karşında hem suçlayanıyla hem yargılayanıyla koca, heybetli bir devlet vardır, pirincin taşını ayıklamak senin sorunundur...
Bu konu bizde daha önce tartışıldı, savcılar sert tepki gösterdiler, mesele rafa kalktı.
Var mı Türkiye'de bu "reformu" yapacak babayiğit?
Emre Aköz'e küfür etmek kolaydır, bunları tartışmak için altı okka... yürek ister.