Bir Türk dünyaya bedel olduğu gibi, vatanın da her köşesi birdir. Zaten imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitle değil miyiz canım?
Hatta, orada bir köy vardır uzakta, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür.
Fakat köye giden intihar ederse işin tadı da ufaktan ufaktan kaçar tabii...
İstanbul Emniyeti'nden alınıp Diyarbakır'a atanan bir polis kızımız, kendi kafasına kurşun sıkmış. (Basın "tek kurşun" diyor, ikinciyi sıkabileni analar henüz doğurmadılar.)
Kızın adı Seval, Ayşe de olabilirdi Fatma da.
Boylu poslu, havalı, esmer güzeli bir kızmış merhume, tiyatro oyunlarında falan da yer alırmış, Ahlak Zabıtası'nda çok başarılı işler çıkarmış, kendini kimi zaman manken, kimi zaman "masaj salonunda çalışmak isteyen gözü açılmadık sığırcık yavrusu" gibi tanıtarak birçok kokain ve kadın satıcısını enselemiş...
Yani görev alanı ve uzmanlık dalı İstanbul'un "pis yanı", gece hayatı, eğlence ve fuhuş dünyası, fakat bu kızı alıyorlar, Diyarbakır'a tayin ediyorlar.
Çünkü vatanın her köşesi birdir.
Bu kızcağız Diyarbakır'da ne yapacak, podyum kulisi mi izleyecek, bar mı basacak, vesikasız çalışan orospu mu yakalayacak? Çevirmelerde şalvar içi mi arayacak?
Ama vatanın her köşesi birdir.
Birdir de, niçin "şark hizmeti" diye bir kavram vardır ve neden bu "zorunlu" şark hizmeti her memurun korkulu rüyası, bir an önce atlatılması gereken bir karabasandır?
Bunu memurlar dillendiremezler, yasaktır, ama ben söylerim.
Polis kız bunalıma girmiş, mermiyi beylik tabancanın ağzına vermiş, sıkmış kurşunu kafasına. Kurtarılamadı.
Diyeceksiniz ki, o gitmesin, sen gitme, ben gitmeyeyim, kim gidecek doğuya?
Haklısınız. Örneğin sermaye de gitmediği için doğu halkı kalkıp buraya geliyor. Bütün çağrılar yetersiz kalıyor, kimse riske girmek, parasını sokağa atmak, hele tatlı canını tehlikeye sokmak istemiyor.
Amerika'da federal polisten bağımsız bir de "eyalet polisi" var küçük işlere bakan, kimse Virginia'dan Nevada'ya tayinim çıktı diye ağlamıyor. Burada önerilse kıyamet kopar.
Fakat Rio Grande boyunca kaçak Meksikalı kovalayan memuru da pat diye alıp Los Angeles eroin satıcılarının peşine salmıyorlar işte...
"Vatanın her köşesi birdir" ideolojisi, memurlarımızın atandıkları uzak ve geri kalmış illere fazla dırdır etmeden gitmeleri için üretilmiş bir avuntudur.
Vallahi "hariciye" de böyledir, memura dünyanın da her köşesi birdir yani... Paris elçiliğinin hayalini kurarsın, bir de bakarsın Zambia'nın başkenti Lusaka'da bulmuşsun kendini...
Uzmanlıklar dikkate alınsa da, zaten maaş yetersiz, bir de coğrafya yüzünden bunalıma sokulmasa memurlar...
Geçinemediği, gecekonduda yaşamaya mahkum edildiği için İstanbul'dan kurtulmaya, Anadolu'nun herhangi bir yerine ya da "kendi memleketine" atanmayı bekleyen çok kişi var, bari onları görseydiniz...