Kalkıp da sözlüğe bakmayın, "dokunaklı" demek... Ama ben "acınacak durumda" anlamında kullanıyorum, tamam mı?
"Sol" olduğu ısrarla ileri sürülmekte direnilen "kesimde" bazı kıpırtılar var, biliyorsunuz: Deniz Baykal muhaliflerinin kuracakları "CHP Light", bir de "10 Aralık hareketi" olarak bilinen birilerinin partisi... (Bilinen dedim ama, Profesör Burhan dışında bunların kimler olduklarını bilen de yok!) Bu arada sosyalistler de "Susurluk konusunda bağırıp çağırdılar ama Ergenekon konusunda ağızlarını açamadılar" suçlamasının ağırlığı altında kem küm edip duruyorlar... Rezil oldular, şimdi laf çevirmeye çalışıyorlar.
Genel görünüm bu. Ciddiye alınacak bir yanı da yok.
Fakat "etli" bir konu bu... Çok yazı yazdırır. Sonuçta gazete sayfaları, doldurulmak için yaratılmışlardır.
Bu "sol" kesimde (artık kızamıyorum, gülüyorum), "yeni şeyler söylemek lazım" tantanası da pek revaçta.
Akıllarına hemen Mevlana Celaleddin Rumünlü şiiri geliyor... "Anadolu rock" yapan şarkıcıların Dadaloğlu'nu, Karacaoğlan'ı tanık göstermeleri gibi (Cem Yılmaz, kulakların çınlasın) onu öne sürüyorlar: "Dünle birlikte gitti, düne ait ne varsa cancağızım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım" ... Hadi beni boşver de, koskoca Mevlana demiş...
Bu rubaiyi, 1970 yılında, rahmetli İsmail Cem'in ilk kitabından öğrenmişlerdi. (O zamanlar beni de çok etkilemişti.)
Fakat işin matrak yanı şu: Yeni şeyler lazım diyen çok, o yeni şeyleri bulup da söyleyebilen yok!
Herhalde bu yeni şeyler, sevgili Zülfü Livaneli'nin İstanbul belediye reisliğine adaylığını koyduğu sıralarda ortaya attığı "şişelere ayrı çöp kutusu, mukavvaya ayrı çöp kutusu yapacağım" düzeyinden daha derin olmak zorundadır.
Oysa yapabildikleri, "çağdaş sosyaldemokrasi" falan filan diye laf yuvarlayarak kem küm etmekten ibarettir...
Nedir bu çağdaş sosyaldemokrasi, Chavez gibi, sanayi sektörünün temel kollarını devletleştirmek mi? Bunun neresi yeni?
Üstelik Chavez'in efelenmek için sırtını dayadığı petrol yatakları var, bizimkilerin keçiboynuzu ve kabak çekirdeği...
Hatırlarsınız, bir zamanlar rahmetli Kemal Sunal "master yapmaya" heves etmişti... Seçtiği konu da, kendi filmleri... Bilim tarihine "kendi kendisi hakkında master tezi hazırlayan ilk ve tek araştırmacı" olarak geçen rahmetli, araştırma ve incelemelerinin sonucunda hangi bulguya ulaşmıştı, biliyor musunuz: "Kemal Sunal filmlerinin halk üzerindeki etkisi incelenmelidir!"
Bizimkiler de haklılar. Vallahi yeni şeyler söylemek lazımdır. Hatta, çağdaş sosyaldemokrasi falan da yapmak lazımdır.
Ben de size Türkçe söyleyeyim: Türkiye'de soldan bir bok çıkmaz. Bugüne kadar çıkmadığı gibi, bundan sonra da çıkmaz.
Ama çok yazı konusu çıkar! Havan da geniş, dövülecek su da bol.
"Hükümet yanlısı gibi görünüp küfür yemekten çekinen" gazeteciler için de şık bir sığınak olur bu... Hamamın namusu kurtulur. Allah bin bereket versin.