Genç bir faşist, geçen gün, "bize Putin gibi eli kırbaçlı bir adam lazım" dedi...
Bunda şaşılacak bir şey de yoktu. "Sallandır iki kişiyi Taksim Meydanı'nda" yaklaşımının doğal uzantısıdır.
Fakat biz de kırbacın nerede şaklayacağını bilmek isteriz, yalnızca bizim sırtımızda mı yoksa yabancılar da mı dövülecektir?
Örneğin, öteden beri şu "fakir ama onurlu" Türkiye isteyenlere sorulması gereken sorular var.
Yabancı sermaye istemiyorsunuz. Anladık.
Ya da yatırımcı olsun, istihdam yaratsın, ama kar etmesin, ya da bunu "transfer" edemesin. Öyle çok fazla da kazanmasın.
Bu tür kapitalisti ancak akıl hastanelerinde bulabilirsiniz ama zarar yok...
Bir yandan da diyorsunuz ki "borsaya yabancılar hakim, banka ve sigorta sistemine yabancılar hakim, kamu iktisadi teşebbüslerinin en önemlileri şimdilerde yabancıların, özel sektörün önemli tesislerini yabancılar aldı, bakkaliye kesimi yabancıların hakimiyetinde, hırdavatçılığı yabancılar yapıyor, gayrimenkul işi yavaş yavaş yabancıların eline geçiyor, tarım ve sanayi kesimlerinde üretim ucuz ithalat nedeniyle yabancılara bağımlı duruma geldi"...
Diyelim ki bir eli kırbaçlı geldi...
Somut olarak ne yapacaktır? İhaleleri mi iptal edecektir?
Yabancıların ellerinde bulunan şirketlere el mi koyacaktır, kapılarına polis mi dikecektir?
Hani Doğu Perinçek'in, iktidara geldiğinde, bankalardaki bütün döviz mevduatına el koyması gibi? (Bir başka genç faşist onun için "Tekirdağ'daki bilge" dedi de bu cümle taşra baskısında gözden kaçmış, İstanbul baskısından çıkarılmış!)
Personelini de sınır dışı herhalde... Bağdat Caddesi'nden Japon derdest etmece...
Yani ben bu işin "tekniğini" merak ediyorum kardeşim, yabancı sermaye kovulacak mıdır, kaçması mı önlenecektir?
Bir tek düğmeye basarak kaçar o...
Siz herhalde, karikatürlerin etkisiyle, bu adamları ellerinde para dolu bavullarla gümrükten geçmeye çalışacak birtakım kara elbiseli, kara gözlüklü, şiş göbekli adamlar sanıyorsunuz (karikatürlerde o bavullardan bazı banknotlar da çıkar ve havada uçuşur)...
Yoksa düpedüz kurşuna mı dizeceksiniz?
Sonra da kendi yağımızla mı kavrulacağız? İthalatı mı durduracağız? "Milli burjuva" yabancı mallarını hangi parayla geri alacak? Yoksa gene "otuzlu yılların" devlet kapitalizmine mi dönülecek? Bize Tekel birasıyla Samsun sigarası mı içireceksiniz?
Şu işin olurunu bana da öğretin, aklımı yatırın, herifleri birlikte dövelim! Yeter ki, somut olarak ne yapacağınızı bilelim. Kağıt üzerinde memleket kurtarmak kolaydır.