Suriye'deki savaşa Rusya'nın bizzat dâhil olması ile Esad'ın lehine ağırlık kazanan vahim tabloda yeni gelişmeler yaşandı. Bu gelişmelerin içinde en önemlisi Esad'ın yaptığı Moskova ziyaretiydi. Peki, bu ziyaret neyi değiştirecek? Yapılan resmi açıklamalara bakılacak olursa görüşmede Rusya'nın Suriye'deki hava operasyonları ve terörist gruplara karşı mücadele yöntemleri ele alındı. Hatta Rus Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov cumartesi günü Rus Devlet Kanalına konuşarak IŞİD'e karşı savaşan Özgür Suriye Ordusuna hava desteği verilebileceğini söyledi ancak bunun için ABD tarafından koordinat verilmesi gerektiğini ileri sürdü.
Öte yandan IŞİD'le mücadele bahanesiyle savaşa dâhil olan Putin Rusya'sının Esad'ı kalıcı kılmak için her geçen gün yeni hamleler yaptığı ile ilgili de hem gelişmeler hem de iddialar bitmek tükenmek bilmiyor. Batı adeta Esad'ın kurtarılması için Putin'e yol yapıyor. Almanya'da Die Freie Welt adlı bir internet sitesi 'Putin'in Esad hükümetine verdiği destek-eğer başarılı olursa- hepimizin kaderini belirleyecek' diye yazdı. ABD yönetimi de her ne kadar Esad'ın geçici olacağı bir formül üzerine çalışıyor görünse de elini taşın altına sokmadan IŞİD'le mücadele pahasına sahayı Putin'e ve onun politikasına bırakmaktan rahatsız değil.
Hatırlarsanız geçen hafta önemli bir kaynakla yaptığımız toplantının detaylarını yazmıştım. Bu kaynak Türk dış politikasının Suriye'de nerede durduğunu özetlemişti. Ankara IŞİD'i Esad'ın ürettiğini, yalnızca kendi başına dert olan muhalefetin yerine dünyanın başına dert olacak bir terör örgütünün gelmesinin yolunu açtığını söylüyor. Hapishanelerdeki el Kaidecilerin serbest bırakılmasını, ÖSO ile çatışmaya girilirken IŞİD ile rejimin hiçbir doğrudan çatışmaya girmemesini de kanıt olarak gösteriyor. Bu gün IŞİD'e karşı Esad'ın bir alternatif olarak giderek güçlenmesi bu tezi doğruluyor. Maalesef eli kanlı bir tiran, binlerce insanın ölümü ve milyonlarca insanın yer değiştirmesinden sorumlu bir diktatör kafa kesen ve İslam'ın adını kullanarak kirleten bir terör örgütüne karşı aktör olarak yine güç kazanmaya çalışıyor. Yine aynı kaynağın verdiği bilgilere göre Suriye'den Türkiye'ye göç eden 2,5 milyonun 80 bini IŞİD ve diğer sebepler geri kalan tümü ise rejimden kaçanlar…
Ve bütün bu kara tablonun baş mimarı Esad IŞİD'in yarattığı panik nedeniyle ve Obama yönetiminin kifayetsizliğiyle yeniden muhatap kabule ediliyor. Bu uluslararası sistemin iflasının net bir fotoğrafı maalesef. Türkiye başından beri doğru bir zeminde hareket etti. Milyonlarca insana kucak açtı ve bir diktatörün zulmüne karşı çıktı. Sırf uluslararası sistem işlemediği ve ABD defalarca kırmızıçizgileri çiğnenmesine rağmen harekete geçmediği için Türkiye'nin çizgisi yanlış demeye getiriyorlar. Türkiye'nin çizgisi değil, dünyanın vicdanı daha doğrusu vicdansızlığı yanlış! Ancak maalesef tek başına kendi politikasını uygulatma gibi bir lüksü de yok Ankara'nın. O nedenle bu adaletsizliği mümkün olduğu kadar azaltarak yeni bir geçiş süreci için ön ayak olmaya çalışıyor. Tarih Suriye üzerinden uluslararası toplumu muhakkak mahkûm edecek, Türkiye ise önümüzdeki kuşaklarda kucak açtığı göçmenlerle yeni bir tarih yazacak...