Geçen haftaki köşe yazımda, Transatlantik ilişkilerindeki giderek artan gerginliği ele almıştım. Politika ve ekonomi alanlarındaki önemli konu başlıklarında gittikçe derinleşen ihtilaflar ve tartışmalar nedeniyle, AB ile ABD arasındaki ilişkiler birkaç yıldan beri kötüleşiyor. ABD'nin dış politikasındaki tek taraflılığa ek olarak ekonomi politikasında da korumacılığın yükselişe geçmesiyle beraber, bu iki taraf dış politika konularında ciddi görüş ayrılıkları yaşadı. Ortak dış politikayı yürüten AB kurumlarının etkisizliği de bu durumun sebepleri arasında. ABD geçtiğimiz birkaç ay içinde, Kudüs kararı ve İran Nükleer Anlaşması dahil önemli dış politika konularında Batı Avrupalı müttefikleriyle çeşitli ihtilaflar yaşadı. ABD'nin bu ihtilafları takiben AB'den ithal edilen çelik ve alüminyuma ek gümrük vergileri getirmesiyle iki taraf, ekonomi konusundaki en ciddi gerginliklerden biriyle karşı karşıya kaldı. Bu gelişmeler AB ile ABD arasındaki güven sorununu da derinleştirdi. AB ve ABD kurumları mevcut ittifak ilişkisinin sağlam temellere oturduğunu sürekli olarak vurgulasa da, Transatlantik ilişkilerinde bir şeylerin ters gittiğinin herkes farkında.
Geçtiğimiz hafta sonu Kanada'nın Quebec eyaletinde düzenlenen G7 zirvesi, ABD'nin müttefikleriyle bir araya gelerek başlıca sorunları çözüme kavuşturması açısından önemli bir fırsat olarak görülüyordu. Küresel ekonomideki değişen dinamikler ve ülkelerin liberal uluslararası düzene bağlılığı konusunda gittikçe artan soru işaretleri göz önüne alındığında, birçok kişi zirvenin tüm dünyadaki kuşkuları giderebileceğini düşünmüştü. Almanya, Fransa ve İtalya gibi AB üyesi G7 ülkeleri ve İngiltere ile AB temsilcileri açısından, ABD'nin ilave gümrük vergilerinin muhtemel sonuçlarını tartışmak önem taşıyordu. ABD'nin gümrük vergilerinden etkilenen ülkeler arasında, G7 üyesi Kanada da vardı. G7'nin son üyesi Japonya ise, Trump'ın Trans-Pasifik Ortaklığı'ndan (TPP) çekilmesiyle ABD'nin yeni ticaret politikasının şokunu çoktan yaşamıştı. Bu ortaklar arasındaki görüşmelerin uluslararası piyasaları yatıştırması umuluyordu. Ancak Başkan Donald Trump, diğer ülkelerden istediği tavizleri alana kadar ticari konularla ilgili politikalarını ve tutumunu değiştirmeyeceğini gösterdi.
Aslında Trump'ın zirveye geç katılması yaşanacaklara dair zaten bir işaret vermişti. Çıkan haberlere göre, Trump zirveye katılmaya hiç istekli değilmiş ve Quebec'e gitmeden hemen önceki gece, zirveye katılmaktan vazgeçmek için çok geç kalıp kalmadığını anlamaya çalışmış. Zirve sonrasında bir basın toplantısı yapan Trump, gazetecilere bolca manşetlik demeç verdi. İlk olarak, beklenmedik şekilde Rusya'nın yeniden G7'ye kabul edilmesi gerektiğini söyledi. Rusya Kırım'ı ilhak edince G7'den çıkarılmıştı. Başkan Trump, Rusya'nın üyeliğinin örgüte değer katacağını ifade etti. Bu açıklama, Transatlantik ilişkilerindeki ciddi ve önemli bir çatlağı gözler önüne serdi. Trump'ın önerisi diğer liderlerin hiçbirinden destek bulmadı. Dahası, medyada çıkan haberlere göre Kanada Başbakanı Justin Trudeau Başkan Trump'a, Rusya'nın örgüte tekrar kabul edilmesinin "kesinlikle gündemlerinde olmadığını" söyledi.
İkinci olarak, Trump ilave gümrük vergileri ve ticari ihtilaflar konusunda bir kez daha, ABD'nin uzun zamandır haksızlığa uğradığını ifade etti. Trump bununla ilgili olarak, "Herkesin para çaldığı bir kumbara gibiyiz ama bu sona erecek" dedi. Ancak bu tür anlaşmaları kabul ettikleri için daha önce de yaptığı gibi geçmiş başkanları suçlayan Trump, "Burada asıl suçlanması gereken, diğer ülkelerin liderleri değil benden önceki ABD başkanları. Bunun böyle olmaması gerekiyordu. Doğrusu kendi ülkeleri için çok iyi olan ancak ABD için çok kötü olan bu ticaret anlaşmalarını böyle çılgınca imzalatmayı başardıkları için diğer ülke liderlerini tebrik ediyorum" diye ekledi. Bu sözler, Trump'ın gümrük vergileri konusunda aldığı karardan vazgeçmeyeceğini ortaya koydu. Zirve toplantısının tutanakları, diğer ülke liderlerinin ABD'nin ticari korumacılık önlemlerine karşı birleştiğini gösteriyor. Sonuç bildirgesinde, "ABD'nin ulusal güvenliği gerekçe göstererek dost ve müttefik ülkelere karşı uyguladığı ilave gümrük vergilerinin, serbest ticareti ve küresel ekonomiye olan güveni zedelediğine dair kaygılar dile getirilmiştir" denildi. Başkan Trump sanki bu gerginlik ve yaşanan anlaşmazlıklar yetmezmiş gibi, Cumartesi günü erkenden zirveden ayrılarak gerilimi iyice tırmandırdı.
Trump'ın zirveden ayrılması, G7 ülkeleri arasındaki ihtilaflara son vermedi. Kanada Başbakanı Justin Trudeau, zirve toplantısı sonrasında düzenlediği basın toplantısında ABD dışındaki ülkelerin serbest, adil ve karşılıklı faydalı ticarete ve yatırımlara olan bağlılıklarını teyit ettikleri ortak bildirgeyi açıkladı. Başbakan Trudeau ayrıca, Başkan Trump'ın ticari konulardaki tutumuna yönelik tepkisini ifade etti. Ancak bu durum Trump'ı sinirlendirdi. Trump attığı bir tweet'le, ABD'nin G7 zirvesi ortak sonuç bildirgesinden çekildiğini açıkladı. Kanada Başbakanı'nı suçlayan bir tweet atan Trump, "Justin'in basın toplantısındaki yanlış açıklamaları ve Kanada'nın Amerikan çiftçilerine, işçilerine ve şirketlerine uyguladığı yüksek gümrük vergilerinden dolayı, zirvedeki ABD temsilcilerine G7 ortak sonuç bildirgesini imzalamamaları talimatını verdim. ABD pazarına giren otomobillere yönelik gümrük vergilerini inceliyoruz."
Aslına bakılırsa, liberal ekonomik düzenin içine düştüğü kargaşanın ele alınmasının beklendiği G7 zirvesi, Transatlantik ilişkileri ve ABD'nin müttefikleriyle olan ilişkilerinin geleceği hakkındaki soru işaretlerinin daha da artmasına yol açtı. Başkan Trump her ne kadar müttefik ülkelerin liderleriyle ilişkilerinin on numara olduğunu söylese de, herkes birtakım sorunlar olduğunu biliyor. Bu sorunları çözmek için yapılan ve başarısız kalan her girişim, ABD ile diğer ülkeler arasındaki güven sorununu derinleştiriyor. Geride kalan G7 zirvesi, liberal uluslararası düzenin ve Batı dünyasındaki ittifak ağının geleceği konusunda iyimser olmayı kesinlikle güçleştiriyor ve bu kriz kolayca çözülemeyecek. Batı ittifakındaki konjonktürel sorunlar, gelecekte daha derin ve yapısal sorunlara sebep olabilir.