Akdeniz'in soğuk sularında boğularak hayatını kaybeden Aylan Kurdi adlı küçük çocuğun korkunç fotoğrafının ardından, dünya Suriyeli mültecilerle daha çok ilgilenmeye başladı. O günden bu yana, uluslararası toplum ve özellikle de Avrupa Birliği ülkeleri Suriyeli mültecilerin kötü durumuna daha çok önem vermeye başladı. Bu ülkelerde mültecilerle ilgili tartışmalar farklı bir boyut kazandı.
Bu dönemde Kanada'da hararetli tartışmalar yaşandı. Zira Aylan Kurdi'nin ailesi olay öncesinde Kanada'ya iltica başvurusu yapmış ama Kanada Göçmenlik ve Vatandaşlık Bürosu bu başvuruyu reddetmişti. Bu durum Kanada'da epey tartışmalara sebep oldu. Kanada'daki seçimlerin ardından Justin Trudeau başbakanlığında kurulan yeni hükümet, Ürdün, Lübnan ve Türkiye'den 25 bin Suriyeli mülteci kabul edileceğini açıkladı. Geçtiğimiz Aralık ayında uçakla Kanada'ya gelen ilk mülteci grubu, Başbakan Trudeau tarafından karşılandı. Ülkeye 2015'in sonuna kadar 25 bin mülteci yerleştirme vaadi güvenlik ve lojistik sorunları nedeniyle tutulamasa da, bu hedef rakama birkaç ay içinde ulaşılması bekleniyor. 9 Şubat Salı günü Türkiye'den ayrılan bir grup Suriyeli mülteci, Toronto'ya ulaştı.
Kanada kamuoyunun Suriyeli mültecilere yönelik ilgisinin gittikçe arttığı bu ortamda, Ottawa ve Toronto'da düzenlenen çeşitli konferans ve panellere katıldık. Her iki şehirde de Kanadalıların Suriye'deki savaştan kaçan mülteciler hakkında bilgi almak ve onlara yardım etmek için ne kadar istekli olduğunu görmek çok çarpıcı bir ayrıntıydı. Gerek sivil toplum örgütleri gerekse üniversite öğrencileri Türkiye'nin Suriyeli mülteciler için yapmakta olduğu şeylerden takdirle bahsederken, Avrupa Birliği'nin sınırlarına bu kadar yakın bir bölgede cereyan eden bu trajediye gereken tepkiyi göstermemesinden şoke olduklarını belirtti. Değişik grupların katıldığı toplantılarda, Türkiye ve komşu ülkelerdeki Suriyeli mültecilere nasıl yardım edilebileceği konusunda birçok soru yöneltildi.
Kanada gibi ülkelerin Suriyeli mültecilere yönelik desteklerini devam ettirmesi açısından kamuoyu desteği çok önemli. Ayrıca Kanada'daki mültecilerin yeni ülkelerine daha kolay uyum sağlayabilmesi açısından bir iletişim ve bilgi alışverişi kanalının bulunması hem mültecilere hem de onları konuk eden toplumlara yardımcı olur. Türkiye, Suriye'den gelen mülteci dalgası sürecinde çok çabuk bir öğrenme yeteneği sergiledi. Türkiye'deki kurumlar, kamuoyu ve yerel topluluklar, oldukça kısa süre içerisinde büyük işler yaparak çok sayıda mülteciyi yerleştirmeyi başardı. Türkiye hâlihazırda Suriyeli mülteciler konusunda ciddi bir bilgi birikimine sahip.
Ancak Kanada ile diğer ev sahibi ülkelerdeki kamuoylarının Suriyeli mülteciler için yaptıklarına ek olarak, mevcut krizin gözden kaçırılmaması gereken iki önemli boyutu daha var. Öncelikle, en dezavantajlı ve savunmasız durumdakiler hâlâ Suriye'de yaşamakta olan halk. Ülke içinde yerinden edilmiş Suriyeliler hâlâ rejimin zulmüne maruz kalıyor. Örneğin, rejimin kuşatması altındaki Madaya kasabasında hayatta kalmaya çalışan ve Devlet Başkanı Beşşar Esed'ıi kuvvetlerince aç bırakılarak ölüme terk edilenler. Öte yandan, bu tür insanlık krizlerinin asıl çözümü ancak Suriye'deki savaşa son vermekle mümkün olabilir. Böyle bir çözüm sağlanmadıkça, önümüzdeki aylarda mültecilerin sayısı gittikçe artacak ve uluslar arası toplum Suriye'deki yeni trajedilere tanık olacak. Kanada Suriye'de çözüme ulaşılması sürecinde daha aktif bir rol oynamalı.