ABD Başkanı Barack Obama'nın başkanlık görevi sırasında karşılaştığı en ciddi sınavlardan biri, ülkesinin Rusya'yla ilişkileri oldu. Obama Gürcistan krizi sonrasında kötüleşen ikili ilişkiler yüzünden tatsız bir miras devralmıştı. Ayrıca füze savunma sistemi, Çek Cumhuriyeti ve Polonya da dâhil olmak üzere Doğu Avrupa'ya radar sistemleri ve füzeler yerleştirilmesiyle ilgili tartışmalar da iki ülke ilişkilerin gerginleşmesinde rol oynadı. ABD ve Rusya arasında gittikçe büyüyen bir güvensizlik var ve her iki taraftaki siyasi aktörler bu sorunu çözmekte başarısız oldu.
Obama başkanlığının ilk günlerinde, Rusya'yla ilişkilerde farklı bir tutumun işaretlerini vermişti. İkili ilişkilerde yeni bir başlangıç yapmak anlamında kullanılan "resetleme" sözcüğü, anahtar bir terim haline gelmişti. ABD bazı sinyaller göndermekle yetinmeyip, ikili ilişkileri onarmak için çok önemli adımlar da atmaya başlamıştı. Obama bir taraftan da, Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev ile kurduğu samimi kişisel ilişkiyi ilerletti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Obama'nın kimyaları bir türlü uyuşmamasına rağmen, ABD yönetimi yine de Rus hükümetiyle çalışma politikasında ısrar etti. Bu yeni politikanın sonucu olarak, iki taraf ilişkileri ilerletme yönünde önemli adımlar attı. Obama çok tartışılan bir karar vererek ABD'nin füze savunma sistemi programını askıya aldı. Ayrıca ABD ve Rusya yeni nükleer görüşmeler başlattı. Hatta iki ülke arasındaki casus krizi bile nispeten sakin bir şekilde yönetildi. Sonraları bu politika açılımı, hem aşırı iyimser olmakla hem de Rusya'nın karar alma süreçlerini yanlış değerlendirmekle eleştirildi. İki ülke nükleer bir anlaşmaya varıp terörizm ve İran'ın nükleer programı gibi uluslararası güvenlik konularında çalışmaya devam etmekte anlaşsa da, ABD'nin Medvedev ile çalışmayı tercih edip Putin'i görmezden gelmesi ABD'li ve Rus karar alıcılar arasında sorunlara yol açtı. Konunun en önemli noktası, Obama'nın Medvedev'den "biraz daha esneklik göstermesini" istediği açık mikrofon krizi sırasında görüldü. Medvedev Obama'ya, bu mesajı Putin'e ileteceğini söylemişti.
Obama açısından "resetleme" politikasının iç siyasette ciddi bir siyasi maliyeti oldu. Bazı Kongre üyeleri ikili ilişkilerdeki yumuşamaya şüpheyle baktı. Başkanlık seçimi kampanyasında Cumhuriyetçi başkan adayı Mitt Romney tarafından sert biçimde eleştirilen yumuşama politikası, önemli bir tartışma konusu haline geldi. Bilhassa füze savunma sisteminin askıya alınmasına, Kongre'den ve Cumhuriyetçilerden ciddi eleştiriler geldi. (Romney'nin yurtdışı ziyaretleri sırasında Polonya'ya uğraması ve Polonyalı karar alıcılardan güçlü destek görmesi tesadüf değildi.) Ama bu eleştirileri çoğu kez alayla karşılayan Obama ve dış politika ekibi, Soğuk Savaş zihniyetine saplanıp kalmakla suçladıkları Cumhuriyetçilerle dalga geçerek misillemede bulundu.
Putin'in tekrar devlet başkanı seçilmesinin ardından, ilişkiler bir daha asla "resetleme" aşamasına gelemedi. İki ülkenin üst düzey yetkilileri arasındaki "söz dalaşı", misilleme amaçlı yasaların çıkarılmasıyla beraber şiddetlendi. Obama [insan hakları ihlallerinde bulunduğu belirtilen Rus bürokratların ABD'ye girişini engelleyen] Magnitsky Yasası'nı imzalayınca, Putin de Rus çocukların Amerikalı ailelere evlatlık verilmesini yasakladı. Bu arada, iki ülkenin Suriye'deki savaşa ilişkin tutumları da farklılaşmaya başladı. Çok taraflı toplantılar vasıtasıyla diplomatik ilişkilerini sürdürseler de, Rus hükümetinin ABD tarafından gayrimeşru olarak görülen bir rejime askeri yardım yapması ciddi gerginliğe yol açtı. Edward Snowden olayıyla birlikte ilişkilerdeki kötü gidişat devam etti ve iki ülkenin başkanları arasında yapılacak bir zirve toplantısı iptal edildi. Ama en büyük gerginlik, Ukrayna krizi esnasında yaşandı. Ukrayna daha önce Turuncu Devrim sırasında, iki ülke arasında bir kriz kaynağı haline gelmişti. Ancak kriz bu kez ciddi bir çatışmaya dönüşmüştü. Atılan her adımla birlikte, iki ülke arasındaki gerilim tırmandı. Rus hükümetinin Ukrayna'daki ayrılıkçı güçleri desteklemesi, Malezya uçağının Ukrayna hava sahasında düşürülmesi ve Kırım'ın Rusya tarafından ilhak edilmesi, iki ülke için de durumu kötüleştirdi. ABD başka devletlerle beraber Rusya'ya yönelik yaptırım yasaları çıkardı. Öte yandan Putin bir "nükleer çatışma"dan söz etmeye, Rus Hava Kuvvetleri de Avrupa ülkelerinin hava sahalarını ihlal etmeye başladı.
Suriye krizi ve Rusya'nın bu krize askeri müdahalesi, iki ülke arasında tırmanan gerilimde yeni ve önemli bir aşamanın işaretiydi. Her ne kadar Obama son dönemde, ABD'nin pasifliği yüzünden Rusya'nın Suriye'de avantajlı konuma geldiği iddiasına şiddetle karşı çıksa da, Rusların Suriye'ye askeri müdahalesinin bölge siyasetinde oyun değiştiren bir hamle olduğunu savunan birçok kişi var.
Yani görevdeki son yılına giren Obama, yedi yıl önce göreve başlarken devraldığından daha karmaşık bir Rusya dosyası devrediyor. Aradan geçen sürede, Rusya iki ülkede askeri operasyonlar yaptı ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ilk kez kaba kuvvet yoluyla Avrupa haritasını değiştirdi. Obama ve Putin arasındaki sorunlu ilişkilerin önümüzdeki 12 ayda düzelme ihtimali yok. İki ülkeyi birlikte operasyonlar yapmaya ve işbirliğine zorlayabilecek DAİŞ gibi gittikçe büyüyen ortak bir tehdidin varlığına rağmen, son yedi yılda meydana gelen hasarın ve hayal kırıklığı ile uyumsuzluğun bir yıl içinde düzeltilmesi çok zor. ABD'deki başkanlık seçimiyle ilişkili tartışmalarda şimdiden gündeme gelen Rusya konusu, iç siyasette önemli bir konu başlığı olmaya devam edecek gibi görünüyor. Bu yüzden, Obama koltuğunu bir sonraki başkana devrederken muhtemelen geride daha karmaşık bir Rusya dosyası bırakacak. Rusya ile ilişkilerdeki sorunlar, Obama'nın mirasının önemli bir parçası olacak.