Bu köşe yazısı, Rusya'nın son günlerde Suriye'ye askeri yardım sağlaması ve bu ülkedeki askeri varlığını artırmasını konu alan yazı dizisinin üçüncü bölümünü oluşturuyor. Kimileri bu durumu fazla önemsemeyip, daha önceden satın alınmış silahların teslimatı olarak gösterse de gelişmeler bölgedeki siyasi denklemlerde ve Suriye'deki çatışmanın gidişatında köklü değişikliklere sebep olabilir. Bu yüzden, konuyu bu köşede bir kez daha ele almamız gerekecek. Bu kez Rusya'nın muhtemel amaçlarını ve Suriye'deki askeri varlığını artırmasının bölge güvenliği için yarattığı tehlikeleri tartışmak yerine, Rusya'nın Suriye'ye niçin asker gönderdiğini anlamak için dikkat etmemiz gereken olası değişkenlere ve aktörlere odaklanacağım.
Bu değişkenlerin analizine geçmeden önce, üç gün önce çıkan köşe yazımdan sonra yeni gelişmeler yaşandığını ve Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığına ilişkin ilave istihbarat raporları yayınlandığını hatırlatmam gerek. ABD'deki istihbarat yetkilileri Fox News kanalına şu bilgiyi verdi: "Ruslar Suriye'ye daha önceden gönderdikleri 50 deniz piyadesi, 100 prefabrik konut için yapı üniteleri, Antonov-124 Condor tipi dev askeri nakliye uçaklarıyla taşıdıkları çok sayıda zırhlı araç ve iki Rus çıkarma gemisine ek olarak, etkili bir saldırı gücünü donatacak hava trafik kontrol istasyonu ile istihbarat ve haberleşme teçhizatı gönderdi." Ayrıca iki Batılı yetkili ve bir Rus kaynak Reuters ajansına, Suriye'nin son askeri teçhizat desteği kapsamında Rusya'dan uçaksavar füzeleri de almakta olduğunu söyledi. İstihbarat raporlarına göre, "Moskova Suriye'ye, gelişmiş SA-22 uçaksavar füzeleri gönderiyor. Füze sistemlerini Suriyeliler değil Rus askerleri yönetecek." Ama bu raporlara rağmen, ABD yönetiminin Rusların Suriye'de ne yapmaya çalıştığı ve bu gelişmelere sahada nasıl bir karşılık verileceği konusunda hâlâ kafa karışıklığı içinde olduğu görülüyor. ABD Başkanı Barack Obama konuyla ilgili yorumunda, "Bu başarısızlığa mahkûm bir strateji" dedi. Bloomberg'den Josh Rogin'in haberine göre Obama'nın Rusya'ya yönelik açık mesajına rağmen ABD yönetimi, Rusya'nın Suriye politikasına ne tür bir karşılık vermesi gerektiğini tam bilemiyor. Önerilen farklı seçenekler sebebiyle yönetim içinde ciddi görüş ayrılıkları olduğunu belirten Rogin, "İki seçenek var: Rusya'nın Suriye'deki hamlelerine karşı koymaya çalışmak ya da bazı Beyaz Saray yetkililerinin savunduğu üzere Suriye'de Irak ve Şam İslam Devleti'yle (IŞİD) mücadele için Rusya'yla işbirliği yapmak," diye yazdı. Obama'nın açıklamalarına rağmen yönetim bu son derece öneli konuda bir kez daha kararsızlık gösteriyor.
Rusya'nın Suriye rejimine yönelik askeri desteğiyle ilgili bazı konulara açıklık getiren istihbarat raporları, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bu son siyasi hamleyle neyi amaçladığına dair belirsizliği daha da artırıyor. Batılı askeri yetkililer ve istihbaratçılar Rusların askeri desteği hakkında daha ayrıntılı bilgilere ulaştıkça, yaşanan gelişmelerin Rusya'nın aslında terörizmle mücadeleyi amaçladığı yönündeki ilk açıklamalarıyla çeliştiği iyice belli oluyor. Özellikle uçaksavar füzelerinin varlığı bu iddiayı çürütüyor. Zira IŞİD'in ve diğer terör örgütlerinin hava gücü yok. Ayrıca elde edilen bu bilgiler, askeri yardımları olağan savunma sanayi anlaşmaları olarak tanımlayan başka bazı Rus yetkililerinin açıklamalarıyla da çelişiyor. Yardımın boyutu ve Suriye'ye gönderilen Rus subayların sayısı düşünüldüğünde, bu sıradan bir alışverişten ziyade Beşşar Esad rejimine sağlanan çok daha kapsamlı bir askeri desteğin parçası gibi görünüyor.
Suriye-Rusya ilişkilerindeki bu gelişmelere odaklanırken, bir taraftan da Rusya'nın başka iki ülkeyle ilişkilerini mercek altına almak faydalı olur. Rusya'nın Suriye'deki hamlesine ilişkin olarak çok sık dile getirilen bir açıklamaya göre asıl amaç, halkın dikkatini ekonomik sorunlardan uzaklaştırmak ve dünya siyasetinde büyük bir güç olduğu iddiasıyla Rus milliyetçiliği temelinde kenetlenmek. Buna ilaveten, Rusya'nın Suriye'deki hamleleri Ukrayna'daki diplomasiyle ve Rusya-İran ilişkileriyle de bağlantılı olabilir.
Ukrayna'daki krizle ilişkili önemli diplomatik görüşmeler gerçekleşiyor. Berlin'deki son toplantılara, katılımcıların ifadesiyle olumlu ve "daha yumuşak" bir hava hâkimdi. Çıkan haberlere bakılırsa, bazı tartışmalı konularda ilerleme kaydedildi ve "savaşan taraflar cephe hattındaki ağır silahları geri çekme konusunda anlaşmaya çok yaklaştı." Putin Ukrayna'daki çatışmayla ilgili üslubunu ilk kez değiştirdi ve ülkenin doğusundaki ateşkesi olumlu karşıladı. Bu, Batı ile Rusya'yı ciddi bir çatışmanın eşiğine getiren krizde önemli bir gelişme. Görüşmeler Rusya'nın Ukrayna'daki krizle ilgili tutumunun ve üslubunun daha uzlaşmacı bir çizgiye gelmekte olduğunu gösterdi. Nitekim Rusya Suriye'ye yönelik politikasında daha askeri bir yaklaşım benimserken, Ukrayna krizine ilişkin söylemini ve siyasetini değiştiriyor. Geçen hafta Michael Weiss ve Ben Nimma imzasıyla yayınlanan bir haberde, son günlerde Suriye'ye gönderilen Rus birliklerinin aslında Rusya'nın Kırım'ı işgalinde önemli rol oynamış askerlerden oluştuğu iddia edildi. Bu bilgi doğruysa, Ukrayna krizinde yakın zamanda yaşanan diplomatik gelişmeler ışığında düşünüldüğünde, Moskova Suriye'ye asker göndermekle birkaç şeyi başarmaya çalışıyor demektir. Rusya'nın hamlesi uluslararası açıdan, esas çatışma alanında olumlu adımlar atmak suretiyle Batılı ülkelere yönelik politikasında değişikliğe gittiğine işaret ediyor. Ayrıca Suriye'de yaptığı askeri yığınak ve terörizmle mücadele konusundaki söylemiyle birlikte, Rusya kendini IŞİD'e karşı oluşturulan uluslararası koalisyonun bir ortağı gibi göstermeye çalışıyor. Bu durum Rusya'ya, kendini dünyadaki önemli bir çatışmada oyunu değiştiren taraf olarak gösterme şansı da verecek. İç siyaset açısından bakıldığında Rusya, milliyetçi kenetlenme stratejisini sürdürmek için Kırım'daki birliklerini Suriye'ye kaydırmaya çalışıyor olabilir. Rusya'nın Ukrayna krizi sırasında içeride ciddi bir milliyetçiliği körüklediği sıklıkla ifade ediliyor. Moskova merkezli araştırma kuruluşu Levada Merkezi'ne göre, bu milliyetçi coşku sayesinde Putin'in halk desteği rekor düzeye çıkarak Haziran ayında yüzde 89'u gördü. Ülke içindeki tehditlere ilişkin algı ve Putin'in taktik amaçla askeri güce başvurması, bu yüksek rakamlara zemin hazırladı. Ancak milliyetçiliği körüklemek kolay olsa da, durdurmak son derece zor olabiliyor. Bu açıdan bakıldığında, Rusya Ukrayna'da ciddi bir adım atmadan önce ülkedeki milliyetçilik ateşini canlı tutmak için yeni bir askeri maceraya hazırlanıyor olabilir. Yani Kremlin Ukrayna'da atacağı geri adımı Suriye'deki hamlesiyle telafi etme peşinde olabilir. Esad'a verilen destek, Putin'in Ukrayna hamlesiyle elde ettiği halk desteğini sağlamayabilir. Zira Rus yetkililer terörizmle mücadele söylemini daha çok ön plana çıkarabilir ve o süreçte propaganda amacıyla kullanabilir.
Rusya'nın Suriye'deki askeri müdahalesinin ve rejime sağladığı desteğin ikinci boyutu, İran'la olan ilişkileriyle bağlantılı olabilir. Basında çıkan haberlere göre, İran'ın Kudüs Gücü'nün komutanı ve Suriye'deki eli General Kasım Süleymani Temmuz ayında Moskova'ya giderek aralarında Putin'in de olduğu Rus yetkililerle görüştü. Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığının bu görüşme sonrasında hızla artmaya başlaması, Rusya ile İran'ın Suriye konusunda muhtemelen bir anlaşmaya vardığı yönünde spekülasyonlara yol açtı. Bu gelişmelerin ardından İsrail basınında çıkan haberlerde, İsrailli güvenlik yetkililerinin, Süleymani'nin Moskova'da yaptığı görüşmeleri takiben Suriye'ye gittikçe artan sayıda İran askerinin girdiği yönündeki açıklamaları yer aldı. Ayrıca Fox News kanalı geçen hafta ABD'li bir istihbarat görevlisine atıfta bulunarak, Rusların Suriye'deki savaşın ortak komutanlığını üstlendiğini açıkladı. Tabi bu iddialar şu aşamada spekülasyondan ibaret. Ancak bu gelişmelerin İran ile P5+1 ülkeleri (ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere ve Almanya) arasında varılan nükleer anlaşmanın hemen sonrasında gerçekleşmesi, Rusya'nın bu yeni siyasi atmosferde İran'la ilişkilerini Suriye'deki işbirliğini artırmak suretiyle derinleştiriyor olabileceğini gösteriyor.
Rusya'nın Suriye'deki hamlesiyle neyi amaçladığını anlamaya çalışırken, bu iki değişkeni hesaba katmak gerekiyor. Rusya'nın faaliyetlerinin mahiyeti ve amacı konusundaki belirsizlik nedeniyle, önümüzdeki haftalarda ve aylarda bu konuyu tartışmaya devam edeceğiz. Fakat Rusya'nın hamlesinin bir sonucu gayet net: Suriye'ye sağladığı bu yeni askeri destek, ödemek zorunda kaldığı bedel henüz belli olmayan Esad rejimini ciddi ölçüde rahatlatacak.