ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Avrupa ve Avrasya İlişkilerinden Sorumlu Müsteşarı Weiss Mitchell, Jakub Grygiel ile birlikte yazdığı ve 2017'de yeni baskısı çıkan kitabında, "Büyük güçlerin rekabeti, öncelikle müttefikler için verilen bir mücadeledir" der. Mitchell ve Grygiel, halen Başkan Donald Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanlığını yapan General Raymond McMaster'ın Wall Street Journal'daki inceleme yazısına konu olan "Huzursuz Sınır: Yükselen Rakipler, Hassas Müttefikler ve Amerikan Gücünün Krizi" adlı bu kitapta, uluslararası sistemin geçiş döneminde ittifakların önemini vurguluyor. Yazarlar özellikle, uluslararası sistemdeki jeopolitik değişimleri göz ardı ederek bu dönüşümlere stratejik açıdan yaklaşmayı başaramayan çevreleri eleştiriyor. Buna göre, karar alıcılar mevcut sorunlarla baş etmek için plan yapmak yerine kısa vadeli çözümlere ve kriz yönetimine odaklanıyor. Mitchell ve Grygiel, ABD'nin ittifak sistemlerinin krizde olduğunu belirtiyor. Yazarlara göre; "ABD'nin birçok müttefiki, Amerika'nın ya aldırışsızlıktan ya da gerilemekte oluşu nedeniyle onlarca yıldır bağlı kaldığı taahhütleri terk etme safhasına girdiğine ve birçok bölgede diplomatik ve askeri bir geri çekilme süreci başlattığına inanıyor."
Kitap bir önceki başkan Barack Obama'nın döneminde yayınlanmıştı. O dönemde geri çekilme (retrenchment) sözcüğü çok modaydı. Müttefiklerin kaygılarına yönelik kayıtsızlık ile ABD'nin taahhütlerine bağlılığı konusunda müttefikler arasında giderek artan kuşkular, uzun vadeli sonuçlar yaratabilecek sorunlar olarak sıklıkla öne çıkarılıyordu. Kafası karışan müttefikler, bu dış politika tarzına gittikçe şüpheyle yaklaşmaya başlamıştı. Mitchell ve Grygiel son birkaç yılda bu politikaların, şüphelerini haklı çıkardığını belirtiyor. Bunun bir sonucu olarak güçlenen kuşkular, "Amerika'nın gerileme sürecine girdiğine kanaat getiren fırsatçı güçlerin dışarıdan, ABD'nin bir kriz sırasında kendilerine destek vereceğine ikna olmayan müttefiklerin içeriden yaptığı baskılar ve ABD'li yetkililerin bu iki görüşün de yanlış olduğunu gösterememesi neticesinde" uluslararası sistemi yerle bir edebilir. ABD'li karar alıcıların durumun ciddiyetini kavrayamadığını belirten yazarlar ayrıca, "ABD'nin stratejik düşüncesindeki bu boşluk, hem Amerika'nın müttefikleriyle ve rakiplerinin amaçlarıyla ilgili algılarına hem de yaptığı hamlelerin nasıl rekabetçi biçimde yorumlandığına dair kavrayış eksikliğini ortaya koyuyor" diyor.
Soruna ilişkin analizlerin çoğu, ABD'nin ittifak ilişkilerinde halihazırda yaşanan gelişmelere odaklanıyor. Trump döneminin başlamasıyla birlikte ABD, Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) ile Paris İklim Anlaşması'ndan çekildi ve Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nı (NAFTA) yeniden müzakere etmekten söz etmeye başladı. Daha da önemlisi, Başkan Trump NATO Antlaşması'nın 5'inci maddesine (bir üye ülkeye yapılacak saldırının tüm üyelere yapılmış varsayılacağı ilkesi) bağlı kalma konusundaki isteksizliğini ifade ederek, ABD'nin müttefiklerine verdiği güvenlik taahhütlerini sürekli sorguluyor. ABD'nin Asya ve Ortadoğu'daki müttefiklerinin kafa karışıklığı da giderek artıyor.
ABD'nin Türkiye'yle ittifak ilişkilerindeki kriz bu dönemde iyice derinleşti. ABD'nin bir terör örgütüyle yaptığı ortaklık, şaşkınlık yaratmanın da ötesine geçerek adeta stratejik ittifakı kasten mahvediyor. Bu işbirliği, dünyanın en istikrarsız bölgesinde tarihin en kritik dönemeçlerinden birinde bir müttefikin güvenini sarsmak suretiyle nasıl kaybedileceğine dair örnek bir vaka halini aldı. Bu stratejik ortaklığın başına gelenler sadece Türkiye ile ABD arasında sınırlı kalmayacak ve ABD dış politikasının öngörüsüzlüğü bu ülkenin gelecekteki güvenlik taahhütleri açısından da kapsamlı sonuçlar doğuracak. ABD'deki yönetimin değişmesi fazla bir değişiklik yaratmadı. Birçok kişi bunu, ABD dış politikasının yeni hali olarak görmeye başladı.
Mitchell ile McMaster'ın mevcut konumlarına bakıldığında, ABD dış politikasında değişim beklemek gerçekçi değil. Sadece ABD'nin ittifak ilişkilerinde acilen çözülmesi gereken bir sorun olduğunun anlaşılması beklenebilir. McMaster o inceleme yazısında, ittifakların daha masraflı politikalara kıyasla hesaplı seçenekler sunduğunu yazmıştı. Ama ABD ittifak ilişkilerine ince ayar yaparak mevcut zorluklarla baş etmek için güçlendirme konusunda şu ana dek iyi bir sınav vermedi. Müttefiklerin kuşkuları artarken, ortada sorunu çözmek için bir plan da yok.