2001-2006 yılları arasında İngiltere Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan Jack Straw'ın geçtiğimiz günlerde İngiltere'de çıkan The Times gazetesinde yayımlanan Türkiye ile ilgili makalesi okunmaya değerdi.
"Türkiye çok önemli bir müttefik.Ona kötü davranmak katışıksız aptallık" ( Turkey is a crucial ally. To snub it is sheer folly) başlıklı makalesinde Straw, hem Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin beş saatlik Ankara ziyaretini ve bu ziyaretteki tutumunu hem de Fransa'nın Libya Operasyonu karar alma sürecinde Türkiye'ye karşı tavrını eleştiriyor. Batı için Türkiye'nin önemli bir müttefik olduğuna dikkat çeken Straw, Türkiye'nin ekonomik gücü ile de geçen her geçen gün bir güç merkezi haline geldiğini ifade ediyor. Türkiye ekonomisinin gelecek on yılda Kanada, İtalya ve İspanya'dan büyük olacağına,Türkiye'nin Arap Dünyası'nda hiçbir Avrupa gücünün veya ABD'nin boy ölçüşemeyeceği bir nüfuzu olduğuna dikkat çeken Straw yazısında şöyle diyor:
"2005'te eski Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Fransa'nın uzun vadeli çıkarları doğrultusunda cesur bir karar almış ve AB'nin Türkiye ile resmi üyelik müzakerelerini başlatmasını desteklemişti. Sarkozy bu yaklaşımı tersine çevirdi ve Türkiye ile müzakerelerde beş faslı bloke etti. Genelde İslam'a özelde ise Türkiye'ye düşman bir söylem furyasına önayak oldu. Türkiye'nin son derece önemli bir rolü var ve hızla bölgesel bir güç haline geliyor.Son on yıldır iki haneli büyüme oranları yakaladı. Gelecek on yıl zarfında ekonomisi Kanada, İspanya veya İtalya'ninkinden daha büyük olacak.Türkiye Avrupa'nın en büyük televizyon, otobüs ve beyaz eşya üreticisi. AB ile müzakerelerin felç olduğu bir dönemde Avrupa pazarlarına bağımlılığını giderek azaltıyor.2005'te AB, ihracatının üçte ikisini teşkil ediyordu; şimdi ise yarıya yakınını-gerisi büyük oranda Asya ve Ortadoğu'ya gidiyor.Türkiye'nin Arap Dünyası'nda hiçbir Avrupa gücü veya ABD ile karşılaştırılamayacak bir nüfuzu var. Bu hayati nokta demokrasiyle İslam'ın bir arada olamayacağı laflarını boşa çıkarıyor. Belki Fransa vaktiyle bildiği bir hakikatle tekrar uyanır: Türkiye Önemlidir."
Türkiye'nin AB ile ilişkileri şimdiye kadar birlik içerisinde iki ayak üzerinde ilerledi. Bunlardan ilki Almanya-Fransa ittifakının başını çektiği grup ülkeleridir ki Türkiye'nin AB üyeliğine karşıdırlar. İngiltere'nin ön safında yer aldığı grup ülkeleri ise Türkiye'nin AB üyelik sürecini desteklemektedirler. Nitekim Straw'ın da The Times'taki makalesinde şu ifadeler var: "Türkiye ile ilişkiler yıllardır İngiltere'nin önceliklerinden olmuştur. Başbakan Cameron ve Dışişleri Bakanı Hague de göreve geldiklerinden bu yana bunu vurguluyorlar"
Kıta Avrupası'nda her konuda AB'nin regülâtörü olarak Almanya-Fransa ittifakı genel olarak gözlemlenmekte fakat ekonomik ve politik bir çok olaya bakıldığı vakit AB'nin motorunun Almanya olduğu belirmektedir. Birçok analist Türkiye'nin ta başından bu yana İngiltere ile yakın durmasının Almanya-Fransa ittifakını rahatsız ettiğini bu durumun Almanya ve Fransa'nın Türkiye'nin üyeliğine karşı oluşlarının temel nedeni olduğunu,Türkiye'nin üyeliği gerçekleştiği takdirde birlik içerisinde İngiltere-ABD Ekseni'nde hareket edeceğinden çekinildiğini dile getiriyor.AB içinde başından bu yana rekabet olduğu şüphesiz. Fransa, İngiltere'nin üyeliğini 3 defa veto etti ve İngiltere birliğe 1972'de katıldı. Ama Türkiye'nin AB üyeliğini sadece birlik içerisinde rekabetle açıklamak mümkün mü? Batılı birçok uzman 2050'de Avrupa'nın en büyük 2 ekonomisinin Almanya ve Türkiye olacağını ifade ediyor. Türkiye'nin geçen her gün bölgesel etki alanının genişlediği, sadece uluslararası siyasette değil ekonomide de parlayan bir yıldız olduğu böyle bir ortamda AB üyesi bir Türkiye birlik içinde Almanya-Fransa ağırlığını azaltmayacak mıdır?
Ya da tersinden bakınca gelişmeler AB'nin siyasal bir birlik olma ihtimalinin giderek azaldığını gösteriyor. Acaba böyle bir ortamda Türkiye'nin muhtemel bir AB üyesi olması maksimalist hedef ve politikaları ile ne kadar uyumludur? Acaba AB üyesi bir Türkiye mi yoksa Ortadoğu'da Balkanlar'da Kafkaslar ve Orta Asya'daki bütün kriz ve olaylarda uluslararası toplum adına söyleyecek ve yapacak çok şeyi olan bir Türkiye mi daha büyüktür? Ya da giderek çözülen bir AB mi yoksa 2050'de Avrupa'nın en büyük 2 ekonomisinden biri olacak Türkiye mi yükselişi temsil eder?
baha.erbas@usasabah.com