Merkez Bankası'nın faiz kararı ocak ayı ekonomi gündeminin en önemli konularından biriydi. Özellikle bol ödüllü yabancı ekonomistler başta olmak üzere birçok kişi ve kurum Merkez Bankası'nın faiz indirimine gitmesi gerektiği yönünde görüş belirtti. Kimi 1 puan dedi kimi 1.5, ama sonunda bizleri hiç şaşırtmayan dostlar alışverişte görsün tarzı bir kararla 0.50 puan indirim yapıldı ve koridorun üst bandına da maalesef dokunulmadı.
Aslında bu karar ve takip eden üç günde verilen günlük likidite kararları bu yılın para politikasının çerçevesini ortaya koymaktadır. Çünkü açılan repo ihalelerinde piyasaya sunulan tutarlar, beklentilerin altında kalması bir yana bu faiz indirimine rağmen likiditede sıkı duruşun devam ettiğini göstermektedir. Nitekim koridorun %11.25 olan üst bandında indirim yapılmamış olması ve likiditenin sıkı tutulması suretiyle piyasa faizlerinin karar öncesindeki gibi % 10.80 seviyelerinde gerçekleşmesinin sağlanması piyasaya çok net bir mesajdır. Bunun anlamı ise şudur: Merkez Bankası, özellikle 2013'ten bu yana uyguladığı politikaları 2015 için de aynen devam ettirecektir.
Kurum , Eylül 2014'ten bu yana aldığı likidite kararlarıyla fiili faiz artışları gerçekleştirmiş, ocak ayı toplantısı öncesinde de bu duruş korunmuştur. Faiz indirimini takip eden günlerde dahi aynı sıkı likidite politikası uygulanmaya devam edilmiştir. Bu uygulama, hem politika faizinin hem de faiz oranında yapılan indirimlerin anlamsız hale gelmesine yol açmakta ve bu faiz indirimlerinin etkilerini azaltarak risk algılarını bozmaktadır. Tüm bu yapılanlar bugüne kadar kurumun kendi kredibilitesini yıpratmaktan başka hiçbir işe yaramamıştır.
Bizce net olarak görünen şu ki, artık kurumdaki hâkim zihniyetin amacı '2014'ü heba ettik, 2015'i de nasıl kayıp yıllar listesine ekleriz!' olmuştur. Çok açık olarak şunu söylemek istiyoruz ki, bu kurumdan artık bu yönetim mantığıyla memleketin hayrına en ufak bir beklentimiz kalmamıştır. Ülkenin ve büyümenin önündeki en ciddi muhalefet kurumu olarak yerini almıştır. Bugüne kadar arkasında duran statükocu ve vesayetçi ekibin kurumu olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Artık uzatmaları oynayan bu zihniyet, son demlerinde bile çizgisinden zerre taviz vermeden pozisyonunu yine aynı taraftan yana kullanmıştır.
Sonuç: 2015 büyüme hedefleri için maalesef artık seçim sonrasına bakmamız gerekmektedir.
Not: Duyuyoruz ki, küresel sermaye ile bir kısım yerli sermaye ittifak arayışları noktasında görüşmekteymiş. Kendilerince ülkenin sorunlarına ortak akılla çözüm üretecekler. Yerli sermayeye bir hatırlatma! Bugüne kadar küresel sermaye dünyadaki ve ülkemizdeki geçmiş örneklerinde nasıl bir yol izlediyse bugün de ondan farklı olmayacaktır. Çok zeki olduğunu sanan bazı şahısların ileride aldatılmış bir duruma düşmemeleri için şimdiden bir uyarı bizimkisi. Ama zaten niyet buysa, o zaman diyeceğimiz bir şey yok!
