Aslında uzun zamandır işlemek istediğimiz bir konuydu. Zira bu konu uzun yıllar yurtdışı yatırımcı görüşmeleri (roadshow) seyahatlerinde şahit olduğumuz ve ülkeye döndüğümüzde bizi en çok üzen izlenimlerin her zaman başında geliyordu.
2001 krizi yıllarında Amerika'da bulunduğumuz dönemde, ülkenin uluslararası arenada imajının kötü olması sebebiyle insanların Türk olmalarından utanıp, İtalyan yahut Yunan olarak kendilerini tanıttıklarına şahit olmuştuk.
Bahsedeceğim konu aslında bu tür örneklerden daha vahim bir durumu ifade ediyor. Çünkü birey ait olduğu ülkeye çok büyük zararlar vermiş oluyor.
Bu hafta bir arkadaştan benzer yaşanmışlıkları hatırlatan şöyle bir mail alınca, bu konuyu işleyelim istedik:
"... Kendisi gayri menkulde ikinci round fonunu toplamaya uğraşırken (ki şu an toplam rakam gayet iyi gidiyor) ABD ve İngiliz ortakları ile Londra'da meşhur ... ile masaya oturuyor.
Karşılarında bir Türk.
Başlıyor Türkiye'yi ve Türk hükümetini kötülemeye. Dünyanın en kötü 4. ekonomisinden, terörizm ve yolsuzluklara batmış hükümetine kadar. Arkadaş laftan da anlamayan bu şahısla sonunda fiili kavgaya tutuşurken ortaklarını toplantıdan dışarı çıkarıyor..."
Konu uzayıp gidiyor. Benzeri örnekleri artırmamız mümkün. Yurtdışındaki birçok yabancı finansal kurumda çalışan vatandaşımızın benzeri davranışlar içinde olduğuna maalesef biz de şahit olduk.
O yüksek binalardaki dev şirketlerde çalışan bu insanların yetiştikleri topraklara karşı küçük bir vefa ve ufacık bir aidiyet duygusu dahi taşımıyor olmaları gerçekten ilginçtir. Dünyada hiçbir milletin -şahısları veya kurumları bahane ederek dahi olsa- kendi ülkesine karşı sözde objektiflik kisvesi altında böyle düşmanca bir hareket içinde olması alışıldık değildir.
Elbette hepsini kastetmiyoruz. Ama genel çoğunluk bu düşünce ve istikamette olunca insan üzülmüyor değil.
Zira hangi siyasi görüşten olursanız olun, konu bireyin kendi ülkesi, kendi tarihi, kendi insanı olduğunda "bir" olabilmesi her şeyden önemli... Demek ki uzun yıllar boyunca övündüğümüz bu insan ihracı konusunda, ülke olarak başarısız olmuşuz. Hele bir de seyahatlerimizde farklı milletlerin diyasporalarının, milletleri lehinde etkinliklerine şahit olunca bu başarısızlık daha da üzüntü verici oluyor.
Herhalde içimizdekilerin son kullanma tarihi artık geçtiği için, uzatmaları dışımızdaki İrlandalıların oynadığı bir dönemdeyiz. İnanıyoruz ki, düdüğün çalmasına çok az bir süre kaldı, hele de yeni ihraç politikamızda insan kalitesi daha iyi bir hal alırsa her şey çok daha iyi olacak.
Not: Rehineler konusunda tam 101 gün süren bu sabırlı bekleyişin sağ salim neticelenmesinde, devletimizde en yukarıdan en aşağıya emeği geçen herkese teşekkür ederiz.