Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

18 Aralık 2017, Pazartesi

Kudüs nasıl kurtulur?

Kudüs öyle yattığın yerden ahkam kesmekle kurtulmaz.
Kudüs için istikrarlı olmak gerek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kudüs duruşuna bakalım.
Davos'u tamamen bir kenara koyup 6 Aralık'ı milat alalım.

Kudüs'ü kurtarmanın yolunun sadece İstanbul ve Ankara'da yapılan yerel siyaset odaklı konuşmalardan geçmediğini çok iyi biliyor Cumhurbaşkanımız.

O yüzden ne yaptı?
Daha ilk gün İslam İşbirliği Teşkilatını toplama kararı aldı.
Sonra ne yaptı?
Zirveyi topladı, Kudüs'ün İsrail'in değil Filistin'in başkenti olduğunu ilan etti.

Bu da yetmezdi.
O yüzden BM'yi harekete geçirmeye çağırdı.
Çünkü Kudüs meselesiyle ilgili BM Güvenlik Konseyinin 1980'de aldığı kapı gibi bir karar vardı, işte onu hatırlattı.

Şimdi BM Güvenlik Konseyi toplanıyor. Kudüs'ün İsrail'in başkenti olmadığını bunu 37 yıl önce İsrail tek taraflı olarak ilan ettiğinde, geçersiz saydıklarını, bugün ABD'nin aldığı kararın da hükümsüz olduğunu söylüyor.

Şimdi başa dönelim.
Kudüs öyle oturduğun yerden ahkam kesmekle kurtulmaz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir Kudüs duruşu var.
Bu duruş Filistin'de en etkili tavır olarak kabul gördü.
İsrail için ise en rahatsız edici olarak görüldü.

İİT'nin zirvesinde Doğu Kudüs –Batı Kudüs ayrımı yapıldı diye, Kudüs'ü oturdukları yerden kurtarma meraklıları hemen saldırıya geçti.
Kullandıkları dil çok vahimdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Kudüs'ün yarısını İsrail'e bırakmakla itham edenler oldu.

Durun bir dakika.
Kudüs'ün doğusunun batısının olmadığını en iyi bilen Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır.
Kudüs tekdir, Müslümanların şehridir ve tamamı Filistin'in başkentidir.
Ama şu da var ki, uluslararası arenada Kudüs politikanı bu sözler üzerine kurarsan, seni o masada tatmazlar. Kudüs'ü bölmeyi bırak tamamını İsrail ve ABD'den sonra diğerleri de elimizden alır, böyle bir tehlike var ortada.

O nedenle bu tehlikeli oyunu kuralına göre oynamakta fayda var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu yapıyor.
Kaldı ki Arap dünyası paramparça vaziyette ve çoğunun Kudüs diye bir problemi bile yok.
Böyle bir ortamda Türkiye'den bir lider çıkıyor da çok şükür, Kudüs duruşu sergiliyor, Kudüs tamamen Yahudileştirilmeden önce uluslararası yollardan çözüm geliştiriyor, Kudüs'ü kurtarma reçetesi hazırlıyor.
Kudüs çağrıları yapıp, bunun sonucunu takip etmek, ısrarla Kudüs demek, Kudüs'ün ve diğer tüm Filistin şehirlerindeki işgali reddetmek ve bunu her platformda işgalcilerin yüzüne vurmak, tüm bunları yaparken de uluslararası hukuk çerçevesinde kalmak, eğer uluslararası hukuk görevini ifa etmezse de gerekeni bizim yapacağımızı vurgulamak.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu yaptı ve yapıyor.

Kudüs ve Filistin'deki işgali reddediyor ama Filistinliler bu zulmü çekiyor, işte Erdoğan onların çektiği zulme ortak oluyor, İsrail'in zulmüne katlanıyor.
Kabul etmiyor katlanıyor, işte burada fark var, eğer külliyen ben katlanmam arkadaş dersen o zaman Filistinlinin çektiği işkencede Filistinliyi de yalnız bırakmış olursun.

Filistin ağır bir imtihan, Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun farkında.
Öyle asarım keserimle olacak bir şey değil.
Ben İsrail'i tanımıyorum demekle de olacak iş değil.
Tanımayacaksın, kabul etmeyeceksin ama katlanacaksın.
Çünkü Filistinli yıllardır katlanıyor buna.
Yoksa çoktan çekip giderlerdi.
Ama ümmetin onurunu korumak adına orada nöbet tutuyor, bunun karşılığında katlediliyor, sürgün ediliyor, esir alınıyor, dayak yiyor.

Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Doğu Kudüs üzerinden saldırmaya kalkanlar, eğer gerçekten Kudüs için bir şeyler yapmak istiyorsanız, Kudüs konusu yaptığınız mitinglerden sonra da gündeminizde kalsın, Kudüs'ü sadece Erdoğan konuşunca eleştirmek için aklınıza getirmeyin, hiç aklınızdan çıkmasın, her gün her saat dert edinin çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan Kudüs için dertlenen bir lider.

SON DAKİKA