Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Meksika dönüşü uçakta yaptığı Obama açıklaması, paralel medyada "Erdoğan, Obama'nın telefonlarına çıkmadığını itiraf etti" şeklinde yayınlandı.
Gazeteciler sormuş, Erdoğan açık yüreklilikle anlatmış, demiş ki "Dünyaya baktığınızda halklar nezdinde yalnızlık yok. Liderler nezdinde olabilir ama bu durum da kıskançlıktan başka bir şey değil"
Obama ile ilgili de konuşmuş Erdoğan, ilk göreve geldiği yıllarda aralarının çok iyi olduğundan bahsederek, "sonra baktık mesele anlayamadığım şekilde farklı gelişmeye başladı" demiş.
Bu açıklamalar paralel medyada sevinç çığlıklarına neden oldu. "Erdoğan yalnızlığını kabul etti, Obama'nın telefonlarına çıkmadığını itiraf etti" haberleri yapıldı.
Ama paralelcilerin görmek istemedikleri detaylar var o da aslında yalnızlaşanın Erdoğan değil Obama olduğu, Obama ile Erdoğan eskisi kadar yakın görüşmüyorsa bundan rahatsızlık duyanın Erdoğan değil Obama olduğu.
Neden mi? Bir yıl öncesine dönelim. Gezi olayları sonrası 17 Aralık sürecine. Paralelciler ile Amerika'daki neo con ittifakı top yekun Erdoğan'ın üzerine gelirken, "Obama, Erdoğan'la görüşmüyor, telefonlarını açmıyor" haberleri anti-Erdoğan kampanyasına malzeme olarak servis edilmişti.
Aynı süreçte Erdoğan karşıtı neo conların oluşturduğu lobinin, Obama'ya "Erdoğan ile görüşme" diye baskı yaptığı ortaya çıktı. Neo-con tetikçilerden Michael Rubin, Obama'yı bu konuda bizzat uyardı.
Hemen ardından ABD'nin Ankara'da görev yapmış eski iki büyükelçisi Eric Edelman ile Morton Abramowitz, Washington Post'ta tehdit içerikli ortak bir makale kaleme aldı. Amerikan yönetimine seslenen Edelman-Abramowitz ikilisi, "Erdoğan diktatör oluyor, Türk-ABD ilişkilerinin selameti için Erdoğan'a sessiz kalmayın" diye haykırdı.
Bitmedi. Sonrasında İsrail'den Obama'ya "Erdoğan'la bu kadar sıkı fıkı olma" çağrısı geldi. İsrail gazeteleri, "Obama neden Erdoğan'ın peşinde" diye haberler yayınladı ve Amerika Başkanının Erdoğan ısrarına sert tepkiler gösterdi.
O süreçte Türkiye, savunma sistemini ABD yerine Çin'den satın almaya karar verince Obama'nın işaret ettiği şirketlerin Türkiye'ye tam 4 kez randevu müracaatında bulunduğu Erdoğan'ın da o görüşmeleri her seferinde ertelediği ortaya çıktı.
Yine bitmedi. Eylül ayındaki Galler'deki NATO Zirvesinde Erdoğan-Obama görüşmesi vardı. Sonraki hafta içerisinde Obama'nın kurmayları peş peşe Ankara'ya gelip, Erdoğan'la görüştü. Başkan Yardımcısı Joe Biden, Dışişleri Bakanı John Kerry ve o dönemki Savunma Bakanı Chuck Hagel.
Yani "Obama, Erdoğan'la görüşmüyor" diye bir durum yok, hatta bunun tam aksi söz konusu. Zira Obama, Erdoğan'ı reddeden taraf olsa ABD'deki Yahudi lobisi ve neo-con kanadın bu denli ciddi baskısına maruz kalmazdı.
Obama-Erdoğan meselesinin analizi, görüşmek isteyen ama görüştüğü için zorda kalan ve sonunda görüşemiyor pozisyonuna düşen Erdoğan değil Obama'dır.
Öte taraftan illa yalnızlaşan biri aranacaksa o da Erdoğan değil Obama'dır. Obama'nın Amerika içerisinde geldiği nokta ortada, Cumhuriyetçilere karşı üstünlüğü kaybetmiş bir Başkan.
Obama'nın İsrail'le geldiği nokta ortada. Kongre, İsrail Başbakanı'nı davet ediyor, Obama'nın bundan haberi bile olmuyor.