Hakan Fidan denince akla hep 7 Şubat geliyor. Ama öncesi var, Fidan'dan rahatsız olanlar sadece paralel zihniyettekiler değil. MİT Müsteşarı olduğu günden itibaren onunla en çok uğraşanlar İsrailliler oldu.
Mavi Marmara katliamını hatırlayın. 31 Mayıs 2010'da yaşanmıştı. O hafta MİT Müsteşarlığına Hakan Fidan getirildi. Ankara'daki atama İsrail'de anında yankı buldu.
7 Haziran 2010 tarihinde İsrail gazetesi Haaretz'te Amir Oren bir yazı yazdı. "İsrail, Türkiye'nin yeni istihbarat şefinden rahatsız" ifadesini kullandı. Oren'e göre hem Mossad hem de İsrail iç istihbarat servisi Şin Bet, Fidan'ın atamasına tepkiliydi. Yazıda aynen şu ifadeler kullanıldı: "İsrail'de Fidan ile ilgili kaygılar var. Birincisi iki ülke arasındaki istihbarat alışverişinin zarar göreceği kaygısı. İkincisi ise İsrail bundan böyle Türkiye'ye bilgi verme konusunda limit koyacaktır çünkü o bilgiler düşmanın eline geçebilir".
1 Ağustos 2010'da dönemin İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'dan Fidan açıklaması geldi. Barak, İsrail Ordu Radyosuna verdiği röportajda Fidan'ı İran'ın dostu olarak niteledi ve İsrail ile ilgili sırları İran'a vereceğinden şüphe duyduğunu belirtti.
Arkasından İsrail Dışişleri Bakanı Lieberman konuştu. Fidan'ı MİT müsteşarlığına atayan Erdoğan'ı eleştirdi ve Hakan Fidan'ın altyapısından değil de dini inançlarından dolayı bu göreve seçildiği yönünde bir yorum yaptı.
Sonrasında 2013 yılının Ekim ayında Fidan'a yönelik Amerika-İsrail kaynaklı linç kampanyaları başlatıldı.
Wall Street Journal'da David İgnatius, Hakan Fidan'ın İsrail adına çalışan casusları İran'a bildirdiğini iddia etti. Bu iftirayla birlikte İsrail'den Fidan'a tehdit mesajları geldi.
Bu kadar izah, Hakan Fidan'ın İsrail için ne anlama geldiğini anlatmaya yeter. İsrail ondan son derece rahatsızdı. Tabi bu kaygı sadece İsraillilerle sınırlı kalmadı, 7 Şubat 2012'de İsrail endişesinin Türkiye'deki uzantılarına tanık olduk.
Paralel medya, 17 Aralık öncesi başlattıkları anti-Fidan kampanyasını kılıçları tamamen çektikten sonra hoyratça haykırmaya başladılar.
İsrail'in ve Türkiye'deki uzantılarının bu kadar rahatsız oldukları bir adamın bugün Türkiye'de aktif siyasete soyunması kritik mesajlar içeriyor.
MİT Müsteşarlığı çok önemli bir görev. Fidan tam 4,5 yıl yaptığı bu görev sırasında başında bulunduğu MİT'i, nerelerden nereye getirdi. Unutmayın ki yıllar önce MİT'te maaşlar CIA tarafından ödeniyordu. MİT bugün dış mihraklardan arındırılmış ve yerli statüye kavuşturulmuş bir kurum. Kısacası istihbarat artık güvenli ellerde.
Bundan sonraki süreçte Fidan artık aktif siyasette yer alacak. Sayın Bülent Arınç, Fidan'ın milletvekilliğine karşı olduğunu, MİT'teki görevinin daha mühim olduğunu vurguladı. Bunları söylerken "süperman" benzetmesi yaptı.
Ancak Arınç'ın endişe duyduğu gibi sıradan bir vekillik görevi olmayacaktır Fidan'ın, yeni dönemde tıpkı MİT'teki gibi "süperman" görevi ile kabine içerisinde yerini alacaktır.
Hem İsrail'in hem de Türkiye'deki uzantılarının daha büyük rahatsızlıklar yaşayacağının göstergesidir, Fidan'ın istifası.
Ama şunu da belirtmek gerek Hakan Fidan, ne MİT'in başına ne de Meclis'e İsrail ya da uzantıları korksun diye getirilmedi, getirilmeyecek. MİT'teki cesur hamleleri yarın hükümet içerisinde de icra edeceğinden kuşku yok. Onların Fidan korkusu ise atılan bu adımların doğal neticesinden ibaret.