Paris saldırısı ilginç görüntüleri, ilginç açıklamaları beraberinde getirdi. Katliam sabıkası olanlar Paris katliamını kınadı, yüzlerce Müslümanın ölüm emrini verdiklerini unuttu!
İsrail Başbakanı Netanyahu ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat. İkisinin de sabıka kayıtları son satırına kadar dolu.
Netanyahu sırf Temmuz-Ağustos sürecinde Gazze'de 2 bin 200 Filistinlinin katliamından sorumlu. Genel manzaraya bakınca bu sayı daha da artıyor.
Sadece insan öldürmek değil suçu. Toprak gaspı, işgal, çocuk ve kadınları da kapsayan her çeşit saldırı, yargısız infaz, esirlere işkence, vs. Liste uzayıp gidiyor.
Esat ise 4 yıldır kendi halkını öldürüyor. Resmi rakamlara göre en az 200 bin kişinin ölümünden sorumlu. Onun da tek suçu insan öldürmek değil. Bir o kadar da işkenceden sabıkası var.
Paris'te katliam olunca en çok ses onlardan geldi. Netanyahu bir adım öne çıkıp Paris'e kadar gitti.
Bunu yapmak için bir çok gerekçesi vardı, markette öldürülen Yahudilere sahip çıktı, terörü lanetledi, IŞİD terörünün yanına Hamas'ı da eklemek istedi, Mart'taki seçim için iyi bir yatırım yaptı.
Netanyahu'nun bu halini sorgulayan olmadı. Sadece Türkiye'den ses çıktı. Cumhurbaşkanı da Başbakan da Netanyahu'nun gerçek yüzünü dünyaya haykırdı.
Beşar Esat Paris'te değildi ama yaptığı açıklamalar "ben de Çarli'yim" tadındaydı. Alay eder gibi "sivil katliamlara karşı durmak bizim en temel ilkemiz" diye konuştu.
En temel ilkesi sivil katliamlara karşı durmak olan bir rejim nasıl olur da 200 bin sivili katleder işin bu kısmı hiç sorgulanmadı.
Zaten sorgulansa Paris katliamı da olmazdı. Paris saldırısını doğuran terör zihniyetinin çıkış yuvası Beşar Esat'ın ülkesi. Zamanında bir müdahale yapılsaydı bugün Suriye bir terör yumağı haline gelmezdi.
Netanyahu ile Esat, Paris saldırılarını kınadılar, şov yaptılar. Paris'ten birkaç gün sonra Gazze ve Şam'da bebekler donarak can verdi, bunu nereye sığdıracaklar acaba?
Daha geçen Cumartesi, Gazze'de Temmuz'daki İsrail saldırılarında evleri yıkılan ve sokakta yaşam mücadelesi veren Filistinli ailelerin çocukları, kış şartlarına dayanamadı. Huda Kasırgası sırasında 3 çocuk donarak hayatını kaybetti.
Aynı gün Şam'dan benzer ölüm haberi geldi. Esat'ın uçaklarının bombalarıyla evleri yıkılan bir aile sokakta kalıyordu, çocukları oldu, bebekler ikizdi, Ortadoğu'yu kasıp kavuran soğuk hava dalgasında sokakta kalmaya bedenleri daha fazla dayanamayan iki bebek, donarak can verdi.
Paris saldırısının gerekçesi Çarli Hebdo dergisinin iğrenç yayınlarıydı. Saldırıdan sonra da hala devam ediyorlar. Belli ki dertleri düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü falan değil öyle olsa sadece dergicilik yaparlardı, oysa niyetleri İslami değerlere küfür etmek, Müslümanları provoke etmek.
Direk Hazreti Peygamberi hedef alıyorlar, onu çiziyorlar, ona hakaret ediyorlar. Tıpkı Çarli'ye destek çıkan Netanyahu gibi. O da Hazreti Peygamber'in Kudüs'teki mirasına saldırıyor. Unutmayalım, İsrail sadece Gazze'yi, Batı Şeria'yı, Kudüs'ü, Filistinlileri değil Mescid-i Aksa'yı da hedef alıyor.
Esat ise Hazreti Peygambere destek gösterisi yapan Suriyelilere saldırıyor. Geride bıraktığımız Cuma günü Cuma namazı sonrası İdlip'te sokağa dökülen Suriyeliler, Çarli Hebdo'yu protesto etti, Hazreti Peygamber'e destek çıktı. "Ya Resulallah" sloganları atan aralarında çocukların da bulunduğu grup, savaş uçakları tarafından bombalandı. Bombardıman gölgesindeki Hazreti Peygamber yürüyüşünde katliam yapıldı, 10 kişi can verdi.