Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

16 Haziran 2014, Pazartesi

Irak'ta ürkütücü senaryo

IŞİD'in Musul işgali bambaşka senaryoları beraberinde getirdi. Bir terör örgütü, Şii bir iktidar, onun arkasındaki İran, Sünni ve Kürt gruplar ve Türkiye. Sorulan soru bu iş nereye gider?

Şunu belirtmekte fayda var. IŞİD'i kim finanse ediyor, patronu kim? Bu sorunun yanıtı yok. Sadece eldeki verilere bakarak yorum yapabiliriz.

Baştan alalım. Irak'ta 2011'den bu yana siyasi kriz vardı. 2012'den itibaren Felluce ve çevresindeki sünni yerleşimlerde Şii iktidar karşıtı ayaklanmalar başladı. Bunlar, Başbakan Nuri Maliki tarafından şiddetle bastırıldı. Ardından 2013'de IŞİD Felluce bölgesinde eylemlere başladı.

IŞİD selefi bir örgüt, hedefinin Şiiler olduğunu söylüyor. Ancak Suriye'de sünni bölgeleri kuşatıyorlar üstelik bu bölgeler yine sünni olan Özgür Suriye Ordusunun elindeyken bunu yapıyorlar. Özgür Orduya saldırarak Şiiler tarafından desteklenen Esat rejimine çıkar sağlıyorlar.

Şimdi Irak'ta yine sünni bölgelerde eylemlerini arttırdılar. Felluce'den sonra Musul ve Tikrit'i ele geçirdiler. Ardından Şiilere yönelik tehditlere başladılar.

Bu nedenle IŞİD'in arkasında Esat vardır ya da Maliki vardır diyemeyiz. Ama bugüne kadar hem Suriye'deki hem de Irak'taki yapılanmalarına bakınca birinde Esat'a diğerinde Maliki'ye fırsat alanı açtıklarını görüyoruz.

Maliki'ye bir fırsat verdiler dedik çünkü Irak'ta Nisan ayında seçim yapıldı, Kürt ve Sünniler seçimi kazanan ancak tek başına iktidar olacak oyu elde edemeyen Maliki'nin yeniden Başbakan olmasına karşı. Bu nedenle hükümet krizi var.

Maliki, IŞİD'in eylemlerini gerekçe göstererek ülkedeki kaos ortamı nedeniyle olağanüstü hal hükümeti ilan etme çabası içerisine girdi. Meclis bunu kabul etmedi ancak Maliki, başbakanlık yetkileriyle orduyu alarma geçirdi.

IŞİD'in Musul'da hiçbir direnişle karşılaşmaması, Ordu komutanlarıyla askerlerin kenti IŞİD'a teslim etmesi de bu işgalin Maliki tarafından fırsata dönüştürüleceği algısını uyandırdı.

Nitekim, IŞİD faaliyetlerinin hemen ardından İran ve Amerika, açık şekilde Maliki'ye destek kararı aldı. Devrim Muhafızlarından 500 kişilik bir gücün Irak'a gönderildiği öğrenildi aynı şekilde Amerika'nın da hava operasyonu için hazırlık yaptığı iddia edildi.

Buna karşın Maliki en kritik hamleyi Şiiler üzerinde yaptı. Kendisi de Şii olmasına rağmen ülkenin önde gelen Şii liderlerinden Mukteda Sadr, Ayetullah Sistani ve El Hekim'in desteğini artık alamıyordu. Bu üçlü, IŞİD'in Bağdat ve Kerbela'yı tehdit eden açıklamalarının ardından yandaşlarına silahlanma çağrısı yaparak Maliki'nin saflarına katıldı.

Bağdat ve Kerbela'da hafta sonundan bu yana binlerce Şii genç, silah altına alınarak, zafer yeminleri etti.

Bu kritik hamle bundan sonraki süreçte Irak için hiç de iç açıcı olmayan sonuçlar doğurabilir. Sünni aşiret liderlerinin Maliki'e karşı başlattıkları devrim ilanının ardından zaten 2006'dan beri ülkenin kanayan yarası olan mezhep savaşı hortlayabilir.

Zira iki farklı mezhep iki farklı siyasi görüş ve karşılarında IŞİD. IŞİD'in bir anda ortadan kaybolması halinde bu iki güç karşı karşıya gelebilir. Çünkü Irak'ta artık kim IŞİD kim değil bunu kestirmek çok güç olacak.

IŞİD'in Suriye'de yaptıklarını biliyoruz. Suriye'den Irak sınırına, Irak'tan da Suriye sınırına gidiyorlar. İki ülkenin kuzey coğrafyasında etkin konumdalar. Petrol ve su kaynaklarını ellerinde tutuyorlar.

Kürtler Kerkük'ü kontrol refleksi ile çatışmanın direk içine girdiler. Bundan sonraki süreçte Irak içinde IŞİD avı Şii-Sünni ve Kürtlerin de dahil olduğu şiddetli bir çatışma ortamına dönüşebilir. Yani lokal mezhep çatışmasının bir üst hali olarak Suriye benzeri iç savaş Irak'ta başlayabilir.

SON DAKİKA