Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

02 Ocak 2017, Pazartesi

Terörün kökünü kazıyacağız

2017 yılına terör saldırısıyla girdik. Yitirdiğimiz onca şehidimizin acısını henüz dindirememişken Ortaköy'de gerçekleştirilen terör eylemiyle bir kez daha sarsıldık.

Yeni yılın ilk saatlerinde (muhtemelen DAİŞ'li) bir terörist elindeki uzun namlulu silahla masum insanların üzerine kurşun yağdırdı. Saldırıda 39 kişi yaşamını yitirdi, 69 kişi de yaralandı.

Açıkçası DAİŞ'in, PKK'nın ve FETÖ'nün kini, nefreti ve düşmanlığı vücudu saran kanser hücreleri gibi dünyamızı kuşatmış ve etrafımızı sarmış durumda.
Bu alçaklara terör ile kurşun ile irademizi teslim alamayacaklarına dair yanıtımızı "Umuda kurşun sıksa da zulüm, unutma/Umuda kurşun işlemez gülüm" dizesiyle veriyoruz...

Herkes hatasını görmeli

Öte yandan küresel terörizmi dünyanın başına bela eden ABD'nin artık kendi hatasını gecikerek de olsa görmesi ve buna karşı gerekli önlemleri alması gerekiyor.

DAİŞ'i yeryüzü sahnesine çıkaran şey, ABD'nin Irak'ı işgal ettikten sonra iktidarı Şiilere teslim etmesi değil de nedir?

Şimdi de kalkmış ABD utanmadan DAİŞ'ten şikayet ediyor. Oysaki DAİŞ'i besleyen de ortaya çıkmasına neden olan da icraatlarını perde altından organize eden hatta mühimmat desteği veren de ABD'nin ta kendisi...

Terörün dili, dini, ırkı ve milleti olmaz. Teröristin ve terör örgütlerinin hepsi kötüdür.

Gelinen noktada bütün dünya devletleri sınırlar ötesi, küresel bir terör tehdidi ile karşı karşıya olduklarını kabullenmek zorundalar.

Diğer yandan Erdoğan'ın son terör eylemiyle ile ilgili "Ülkemize yönelik tehditleri ve saldırıları, kaynağında yok etme konusunda da kararlıyız" demesi çok önemli. Sineklerle, böceklerle uğraşmak yerine terör bataklığını kurutmak en doğrusu.

Açıkçası PKK, FETÖ ve DAİŞ gibi terör örgütlerini geçmişte 1. ve 2. Paylaşım Savaşları'nı çıkaran Avrupalı ve Amerikalı büyük ailelerin finanse ettiklerini çok iyi biliyoruz. Politikacılarımız ve medyamız periyodik olarak bu köklü aileleri ve yedikleri haltları her platformda deşifre etmelidirler! Tâ ki milletimiz öfkelendiğinde sinkaflı sövgüsünü doğru adrese gönderebilsin!

Şık meselesi

Evet, Ahmet Şık diye bir adam var piyasada. Arkasında PKK-FETÖ önünde de Cumhuriyet gazetesi yazar. Sabitlenmiş tüvitinde de iktidara vurmak için PKK ağzıyla "Tanrısı değişir, kendisi değişmez, tek din faşizmdir" cümlesi yazıyor.

John Dündar örneğinden bildiğimiz üzere ABD ve AB hassas yerlerine dokunulunca sahip oldukları medya araçları ile bağırmaya başlıyorlar. İşte bu herifçioğlunun kodese tıkılması onlara fena batmış olacak ki yaygarayı koparıp duruyorlar.

Gelin Ahmet Şık'ın resmen zırvaladığı, her türlü yalanı, her türlü karalamayı mubah saydığı, birtakım sakil senaryolar ürettiği ve tamamen hayal mahsulü olan tüvitlerine bir göz atalım. Üzerine atılı suçu işleyip işlemediğine dair kanaat sahibi olalım.

"Tahir Elçi'yi tutuklamak yerine katletmeyi tercih ettiler. Katil sürüsü bir mafyasınız" söylemiyle alenen bu cinayeti hükümet işlemişçesine Türkiye Cumhuriyeti'ne iftira atmış. PKK'yı da aklamış. Halbuki Elçi'nin karısı bile suikast sonrası hastanede PKK aleyhine sloganlar atarak cinayetten PKK'yı sorumlu tutmamış mıydı? Bana inanmıyorsanız Google amcaya sorun!

"Devlet mafyalaştıran suçlarının soruşturulmasını engellemek için (devletin) savaş çıkardığına inananlar bomba patlatacağına neden inanmaz" cümlesiyle iktidarı gayrı meşru işlerle açıkça suçluyor. Devletimizi terör saldırılarından bizzat sorumlu tutuyor. Bu arsız herif canlı bombaları devletimizin bizzat patlattığını iddia ediyor. Yorumlarınıza havale ediyorum bu adamı.

"Geçmişte Kürt meselesindeki en şahin şiddet uygulamalarının bir aktörü olan Ağar o dönemde soruna siyasi çözüm söylemiyle sahne almıştı" Bu tüvitiyle Erdoğan'ı Ağar'a benzeterek olayları çarpıtıyor. Bir kere Ağar eski Türkiye'nin figüranıdır. Erdoğan ise, bölgesinde söz sahibi olan yeni ve güçlü Türkiye'nin mimarıdır. İkisini kıyaslamak en hafif deyimle saçmalamaktır. Adam, Kürtlere bu kadar hak tanıyan Erdoğan'a resmen çamur atmış. Ayrıca Türkiye'de Kürt sorunu olmadığını terör sorunu olduğunu hınzır gibi bildiği halde kavram karartması yapmaya çalışmış.

"Katil devlettir deyince bozuluyorsunuz" cümlesiyle PKK'yı ve FETÖ'yü katil ilan edeceği yerde devleti katliamlardan sorumlu tutmuş. Katil apaçık ortadayken her seferinde hükümete iftira atmayı sürdürmüş.

"Suikastçinin Nusra'cı değil FETÖ'cü olduğunu kanıtlama gayretindeki iktidar ve yancıları katilin polis olduğu gerçeğini ne yapacaksınız" diyerek Rus Büyükelçi'nin uğradığı suikasttan FETÖ'yü sorumlu tutacağı yerde devleti sorumlu tutmuş.

Gene bu adamcık yazdığı yazılarla MİT Tırları kumpasını MİT'in üzerine yıkmaya ve olaydaki FETÖ etkinliğini karartmaya çalışmakla suçlanıyor...

Ayrıca "15 Temmuz başarılı olsaydı şu an yaşadıklarımızı yaşayacaktık" cümlesini söyleyerek demokratik yollarla meşru siyaset zemininde devleti yöneten sivil kadroyu darbeci cunta yönetimine benzetmiş. Aslında 15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı rahat edecektik demek istiyor herhalde.

Gene bu gazetecinin C. Savcısı Şehit Mehmet Selim Kiraz'ın öldürülmesi öncesinde katillerle görüştüğüne dair iddialar var. Savcılık bunları araştırıyor.

Yukarıda bahsettiğimiz tüvitler kendisine sorulduğu zaman da önce lafazanlığa sığınmış bakmış olmuyor sonrasında çamura yatarak yanıtlamayacağını söylemiş.

Şimdi soruyorum size yukarıda attığı tüvitlerle bu herif "Terör Örgütü Propagandası" yapıyor mu, yapmıyor mu? ve "Türkiye Cumhuriyetini, Yargı Organlarını, Askeri ve Emniyet Teşkilatını Alenen Aşağılama" suçunu işliyor mu, işlemiyor mu?

Numara yapma, doğru konuş! (Bu sözüm itiraz edenlere tabii...)

Kapak

Ey terör örgütü yandaşları DAİŞ'e, PKK'ya ve FETÖ'ye sahip çıkmayın!

Bildiğiniz gibi her şey başladığı yerde biter! Doğduğunuzda ebeniz tokatı nereye attıysa öldüğünüzde de gassal pamuğu oraya tıkayacaktır!

SON DAKİKA