Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

16 Aralık 2016, Cuma

Michael Rubin; Erdoğan'a, Albayrak'a ve Sabah gazetesine iftira atmış

Amerika'da Michael Rubin diye bir adam var. Yok Hollywood artisti falan değil. Pentagon'un eski çalışanı, Bush'un Ortadoğu ve Türkiye danışmanı. Üst aklın sözcüsü olarak da okuyabilirsiniz...

Geçen gün Avrupa Parlamentosu'nda düzenlenen 13. Uluslararası PKK pardon Kürt Konferansı'nda konuşmuş.

Hatırlarsanız bu adamcık ülkemizde darbe olacağını aylar öncesinden yazarak küresel baronların sözcüsü olduğunu cümle aleme göstermişti.

Geçenlerde de Türkiye'nin parçalanacağına dair bir yazı kaleme alarak gene puştluğunu yapmıştı bu herif. Ee ne demişler kuş kuşluğunu kış da kışlığını yapacak değil mi efendim?

Son zamanlarda kafasını iyice Erdoğan'la bozmuş anlaşılan. Psikolojik açıdan durumunu ifade edecek olursak "obsesif-kompülsif bozukluk" gibi bir şey herhalde. Zira katıldığı programlarda salyalarını etrafa saçarak Erdoğan'a ve Türkiye'ye karşı hırlayıp duruyor.

Öyle ki, 15 Temmuz darbe girişimine hocası Fetullah gibi "tiyatro" demiş. Sabah gazetesini de "casusluk" ile suçlamış. Efendilerine yalakalık yapacağım diye, DEAŞ'a karşı bugüne kadar en çetin tepkiyi vermiş olan Sabah gazetesine böyle bir iftirayla saldırana en hafif deyimle "budala" derler...

Bununla da yetinmeyip Avrupa ve ABD'ye Türkiye'yi tehdit olarak görmesi ve Türkiye'ye karşı gerekli operasyonları biran önce yapması gerektiğini söylemiş.

Hatta Tayyip Erdoğan'ın ve Berat Albayrak'ın DEAŞ'ı finanse ettikleri yalanını bir tarafından uydurarak hem Tayyip Erdoğan'a hem de Berat Albayrak'a vurmaya çalışmış. Sonuçta bunların raconu çamur atmak. DEAŞ'a karşı bu denli mücadele eden dünyada başka bir lider ya da kişi dahi yokken, Tayyip Erdoğan'ın ve Bakan Albayrak'ın bu terör örgütü aleyhine gösterdikleri mücadele bu kadar bariz bir şekilde ortadayken bu naneyi yemesi komik oluyor doğrusu.

PKK'lılar kendisini eskiden beri çok severlerdi, şimdi artık iyice aşık olmuşlardır kendisine...

Neocongillerden (Neocon: Dünyanın yarısının (ABD ve Avrupa'nın) yaşaması için diğer yarısının (Müslümanların) ölmesi gerektiğini savunan Amerikalı bürokratlar) olan bu herifçiğe ve benzerlerine Trump ve ekibinin haddini bildirmesi gerekiyor. Aksi takdirde ABD ile yeni dönemde ilişkiler sağlıklı yürütülemez.

Bir yandan ABD yönetimi Türkiye'yi DEAŞ ile olan mücadelesinden dolayı överek kutlayacak diğer yandan bu kimliksiz, kişiliksiz ve ne idüğü belirsiz tipler Türkiye halkının Cumhurbaşkanı'na ve Enerji Bakanı'na iftiralarla saldıracaklar. Bu ne yaman çelişkidir böyle...

Öte yandan ülke olarak 2'nci Dünya Savaşı'ndan beri ABD'nin Ortadoğu'da yediği nanelerin ceremesini çekmiyor muyuz?
İran'da Musaddık'ı deviren, Filistin problemini çözmesi için İsrail'e bırakan, Irak'ı işgal edip yönetimi Şii'lere terk eden rahmetli ninem miydi?

Humeyni'ye karşı Saddam'ı destekleyen, İran-Irak savaşında İran'a ve Irak'a ayrı ayrı silah satan, Saddam'ı Kuveyt'e girmesi için ayartan sonra da asan uzaylılar mıydı?

Afganistan'ı işgal edenler, Mısır ve Pakistan'da darbe yapanlar kimlerdi yahu?

PKK, PYD, YPG, YPJ ve FETÖ'ye "arkanızda biz varız" diyenler ve üzerimize salanlar üç harfliler miydi?

Şimdilerde de Irak ve Suriye'deki yediğiniz haltların pisliğini genelde dünya, özelde de biz çekmiyor muyuz?

Irak ve Suriye'deki Sünnileri Şiilere ezdirerek DEAŞ'ın kurulmasına zemin hazırlayan ardında da DEAŞ'ı kuranlar siz Neoconlar değil misiniz?

Perhiz mi tercih edersiniz yoksa lahana turşusu mu?

Açıklasana Rubin! DEAŞ'ı kurmanın, silahlandırmanın, kol kanat germenin, terör eylemlerini küresel boyutta yapabilmesi için yardım ve yataklık etmenin cezası nedir? DEAŞ'ı finanse etmenin cezasını hapse girmek olarak açıkladığına göre...

Geriye sorumluları zehirli iğne ile idam etmekten başka bir seçenek kalıyor mu?

Yahu sen PKK propagandası mı yapacaksın DEAŞ propagandası mı?

Hadi açıkla bunları açıkla! Tabii eğer totişin yiyorsa...

Neoconlar

Denize düşen bir adamın boğulurken yaptığı el kol hareketlerini el sallayarak selam vermek ve öpücük göndermek olarak yorumlayan Amerikalı bürokrat tipine "Neocon" denir...

Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren bu herifler bölgedeki masum insanların ölürken yaptıkları hareketleri ve çıkardıkları sesleri "demokrasi aşkına olan özlem" olarak yorumlamışlardı.

Halep

Bildiğiniz gibi Halep aylardır kuşatma altında ve bombardımanın hedefinde.

Haliyle kentin altyapısı da aylar önce yerle bir oldu.

Hastaneler başta olmak üzere tüm sivil hedefler vuruldu.

Şehirde ne yiyecek ne içecek ne de ilaç var.

Dolayısıyla Halep'te insanî kriz var. Harap olmuş kentte sıkışıp kalan, yaşam savaşı veren binlerce sivil var...

Son günlerde küçük bir toprağa sıkışıp kalan binlerce sivilin kentten çıkışı engellenince üstelik bir kısmı da hunharca katledilince konu dünya kamuoyunun önüne taşınmış oldu...

Ancak tüm dünya (22 Arap ülkesi dahil) lafla peynir gemisini yürütmeye çalışarak Halep'teki sivillerin tahliyesini sağlamaya kalktı...

Neyse ki Türkiye'nin Rusya ve İran ile doğrudan ve tek taraflı olarak devreye girmesiyle ateşkes sağlandı ve sivillerin tahliyesine başlandı...

Anlayacağınız Türkiye işi söylemde bırakmayarak eyleme döktü. Olaya doğrudan müdahale etti. Böylece yeni Türkiye'nin Osmanlı ruhunu ne denli taşıdığını cümle alem bir kere daha görmüş oldu.

Son tahlilde Halep'in Esad'ın eline geçmesi Suriye'deki iç savaşın seyri açısından önemli bir hamle olsa da iç savaşın bittiği, çatışmaların sona erdiği anlamına gelmiyor...

SON DAKİKA