Türkiye Cumhuriyetinin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, ölümünün 43. yılında Anıtkabir'deki mezarı başında ailesi ve askeri erkân tarafından anıldı...
İsmet İnönü kim mi?
43 yıl sonra bu soruyu soranlar elbette olacaktır...
Onun için "genizden konuşan, sağır bir adamdı" deyip geçmeyeceğiz herhalde.
Bu yazıda memleketimize attığı kazıklara ufaktan göz atarak kulağını çınlatacağız, pardon anacağız.
Rahmetli ilk kazığını, Lozan Antlaşması'nda Musul ve Kerkük'ü ecnebilere hediye ederek atmıştı. Yaşamı boyunca da diğer kazıkları usturuplu biçimde atmaya devam etti.
Gazi'den sonra zat-ı âlilerini CHP'nin "değişmez başkanı" olarak seçtirmiş ve kendilerine de "Milli Şef" dedirtmiştir. Ne şefi bu yahu? Aşçılıkta kullanılan şef mi? Yoksa orkestradaki mi? Anlayacağınız Ebedi Şeften sonra bir de asık suratlı Milli Şefimiz olmuştu.
Hazret tek parti diktasının, bürokratik vesayetin ve Takrir-i Sükun yasasının mimarıdır. Öyle ki döneminde CHP dışında ne başka bir parti vardı (1946'ya kadar) ne grev hakkı ne de sendikal örgütlenme...
Açıkçası İsmet İnönü'nün savunduğu devrimin ekonomiyle falan yakından uzaktan bir ilgisi yoktu. Zaten kendisi de "enflasyon" kelimesini ilk defa başbakanlığı dönemimde duyduğunu belirterek ekonomiden hiç anlamadığını itiraf etmişti.
Dolayısıyla Paşa'nın dünyasında devrimlere taraftar olmanın iki göstergesi vardı:
Biri şapka takma diğeri rakı içme...
Hâl böyle olunca İsmet Paşa memleketimizin kalkınmaması ve sanayileşmemesi için elinden gelen her çabayı göstermiştir.
Haa bir de çok partili sisteme geçilmemesi için 1925 ve 1946'da CHP dışındaki partileri ve bu partilere taraftar olan yayın organlarını tarihe gömmüştür.
Bu arada beyefendinin köylüyü laikleştirmek ve kontrol altında tutmak için "Köy Enstitüleri"ni kurdurduğunu da unutmayalım.
Bir de paralardan Atatürk'ün resmini çıkartarak yerine kendi asık suratlı resmini koydurmuştur. CHP'liler buna bırakın itiraz etmeyi homurdanamamışlar bile.
Şimdi aynı şeyi Tayyip Erdoğan yapsa verecekleri tepkiyi düşünebiliyor musunuz?
Öte yandan İsmet Paşa 1950, 1954 ve 1957 seçimlerinde hezimete uğrayınca bir yandan ortamı gererek darbeye zemin hazırlamaya çalıştı. Diğer yandan da cuntacıları darbe yapmaları için teşvik etti. Böylece 1960 darbesine çanak tutmuş oldu.
Zira CHP'nin seçim yoluyla bir daha tek başına iktidara gelemeyeceğini anlamıştı...
Aslına bakacak olursanız gizli sayımla yapılan ve sandıkların başına da birer jandarma dikilen 1946 seçimini saymazsak CHP daha önce hiçbir serbest seçimi kazanamamıştır. Hâlâ da kazanamıyor. Bu kafayla sonsuza kadar da kazanamayacaktır.
İnönü, 27 Mayıs darbesinden sonra "CHP ihtilalin ne içindedir ne de dışında" diyerek durumu kıvırmaya çalıştıysa da başarılı olamadı.
Diğer yandan Paşamız, 12 Mart 1971 Muhtırası neticesinde oluşturulan sözde hükümeti hem bakan hem de başbakan vererek desteklemiştir...
Anlayacağınız CHP'nin genlerinde darbecilik var!
Kaderin tuhaf cilvesi
Yanlış saat bile günde iki defa doğruyu gösterir misali: İnönü, Kıbrıs konusunda kulağını çekmeye kalkan ABD Başkanı'na "Yeni bir dünya kurulur, Türkiye o dünyada yerini alır." demiştir. İşin ilginç yanı Türkiye yıllar sonra yeni dünyadaki yerini CHP marifetiyle değil Tayyip Erdoğan vasıtasıyla almıştır. İnönü bilmeden bir kehanette bulunmuş bunu da Erdoğan gerçekleştirmiştir.
Bir de lise mezunu Ecevit'in geçmişte attığı "akgünlere" sloganı vardı. Ecevit'in hayalini de Erdoğan, Ak Parti ile ülkeyi "akgünlere" taşıyarak gerçekleştirmiştir.
Son tahlilde İsmet Paşa çok partili hayata geçişten ve demokrasiden ölesiye nefret eden (dış konjonktür baskı yapmasaydı ikisinin de gelişine asla izin vermezdi) ve askeri darbeleri destekleyen biriydi.
Aslında İsmet Paşa, kim ne derse desin tam anlamıyla diktatörün dik alasıydı.