Ankara'da dün CHP'liler, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın ''...Dünyada üç Anayasa'da laiklik var. Fransa, İrlanda, bir de Türkiye... Tarifi de yok. İsteyen, istediği gibi bunu yorumluyor. Böyle bir şey olmamalıdır.'' sözlerini sabote ederek provokasyon yapmaya, halkı sokağa çıkarmaya çalıştılar.
Halbuki Anayasa Komisyonu Başkanı AK Parti Milletvekili Mustafa Şentop :
"Laikliğin Anayasa metninden çıkarılmasını tartışmış bile değiliz. Meclis Başkanı parti adına konuşmuyor. Anayasa teklifimizde laiklik var. Sorun laiklikte değil laikliğin uygulanmasında" sözleriyle Ak Parti'nin laiklik hakkındaki görüşünü açıklamıştı.
Her fırsatta hükümete karşı halkı isyana davet eden CHP, belli ki Şentop' un beyanlarını dikkate almamış...
CHP'nin takip ettiği politikada gelinen en çukur nokta bu olsa gerek...
Adeta CHP laiklik kisvesi altında Ak Parti'ye belaltı vurarak namussuz siyasetin çirkin yüzünü gösteriyor...
Neyse...
Laiklik ne anlama geliyor ?
Rahmetli Adnan Menderes'e göre laiklik : "...bir taraftan din ile siyasetin birbirinden ayrılması, diğer taraftan ise vicdan hürriyeti mânâsına gelir...''
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a göre laiklik : ''...Devletin tüm inanç gruplarına inançlarını yaşama hususunda eşit mesafede olması...''
Ama gelin görün ki uygulamada laik kesim, "İnsanların nasıl ibadet edeceğine karışmayın'' derken öte yandan da inançlı kesimin her şeyine karışıyor...
Bu ülkede "Laiklik" kavramı bahane edilerek inançlı kesim onlarca yıl aşağılanarak ezilmeye ve sindirilmeye çalışıldı.
Laiklik adı altında okullarda öğrencilere din ve inanç nefreti enjekte edildi.
Bu herifler yüzünden dindar insanlar laikliğin din ve vicdan özgürlüğü olmasının tadını bir türlü çıkaramadılar Türkiye'de...
Çünkü bu zihniyet, laikliği işine geldiği gibi kötü emellerine alet ediyordu...
Vesayet rejimleri tarafından inançlı kesime laiklik hep sopa ve dayak şeklinde gösterildi...
İsterseniz gelin bu durumu somut örneklerle biraz kurcalayalım...
CHP zihniyeti ;
laikliği kötüye kullanarak her fırsatta inançlı kesimi "Yobaz, cahil ve örümcek kafalı'' diyerek aşağıladı. Adeta dindarlara zenci muamelesi yaptı.
Masum insanların bıyığına, saçına, sakalına, giyimine kuşamına arsızca müdahale etti.
İnançsız fikirlerini Türkiye halkına zorla kabul ettirmeye çalıştı.
'Dininizi serbestçe yaşamak istiyorsanız İran'a, Suudi Arabistan'a gidin' deme cüretinde bulundu.
Başını kapatmak isteyen kız çocuklarının eğitim ve öğretim haklarını ellerinden aldı.
Yazılı ve görsel basında başörtüsü takanların sadece evlere temizliğe giden gündelikçi olabileceği düşüncesinin işlenmesini sağladı.
Kamu kurumlarında memurların özgürce beş vakit namaz kılmalarına, Cumaya gitmelerine ve tesettüre uygun kıyafet giymelerine engel oldu.
Doğrusu laiklik ülkemizde bir tür istibdat unsuru olarak uygulandı.
İnsanların dini görüşlerine, hayat tarzlarına, yaşam felsefelerine, dillerine, giyimlerine kuşamlarına, örf ve adetlerine devlet eliyle müdahale edildi...
Misalleri biraz daha çoğaltırsak;
Bu ülkede 18 sene boyunca ezan Türkçe okutuldu...
Camiler satıldı veya ahırlara çevrildi...
Şapka takmayanlar asıldı...
Kuran okumak ve okutmak yasaklandı...
Hocaların bir kısmı hapislere atıldı, bir kısmı da idam edildi...
Devrimlere karşı çıkan kentler bombalandı...
Askeri lojmanlara, orduevlerine, askeri kamplara, askeri törenlere sakallı babalar, başörtülü eşler, anneler ve akrabalar alınmadı...
İnançlı askerler ordudan ihraç edildi...
Okulda namaz kılan veya Cuma namazına giden öğrenciler azılı suçlular gibi televizyonlarda afişe edildi...
Şu anda bile Güneydoğuda sakal bırakanlara "IŞİD'ci" muamelesi yapılmıyor mu ?
Galiba Türkiye'de laiklikle ilgili en büyük sorun laiklik maddesinin anayasada bulunmasından ziyade laikliğin uygulanma biçiminden kaynaklanmakta...
Demek ki laikliğin olmazsa olmaz olduğunu savunan kesimin öncelikle laikliğin ''Din ve vicdan hürriyeti'' ve ''Devletin tüm inanç gruplarına inançlarını yaşama hususunda eşit mesafede olması'' anlamına geldiğini kabullenmesi gerekiyor.
Bu yapıldığı zaman Türkiye halkı kamplaşmalardan, kutuplaşmalardan ve ve sanal gerginliklerden kurtulmuş olacak !
Dolayısıyla huzur gelecek memlekete...