13 Kasım Cuma akşamı Fransa'da eş zamanlı olarak yedi farklı yerde düzenlenen terör saldırıları bütün dünyanın gözünün Fransa'ya çevrilmesine neden oldu. Bütün dünya dehşet ve vahşet içerisinde gerçekleştirilen bu olaya tanıklık etti.Vicdanlar ve akıllar durumu algılamakta çok ciddi zorluk çekti.
Şimdi biz bu elim ve esefli olay zincirinin arkasından terör örgütlerini biraz irdeleyelim. Terör örgütleri tesadüfen ortaya çıkmaz. Terör saldırıları da kesinlikle rastlantı eseri değildir. Mutlaka arkalarında onları kuran, yönlendiren, maddi ve manevi destek veren bir irade vardır.Yani terör örgütlerinin özgür iradeleri yoktur. Onlar sadece taşeron ve piyondur. Kendilerine biçilen misyonu yerine getirmekle yükümlü olan ve son kullanma tarihleri dolduğunda imha edilmeyi bekleyen zavallılardır.
Dünya genelinde paranın akışına yön veren baronlar gizli servislerin eliyle önce terör örgütlerini kurdurur sonra da terörist taşeronları kullanırlar. Küresel baronlar çıkarlarının olduğu coğrafyadaki halkı yıldırma, korkutma, tedhiş için terör saldırılarını araç olarak kullanırlar. Amaç kamuoyunu kandırıp çıkarlarına hizmet eden şeytanî planları devreye sokmaktır.
Yani terör saldırıları bir çeşit kamuoyunu ikna etme ve yönlendirme eylemidir. Terör saldırısı olmadan uygulanması imkansız gibi görünen planlar, terör saldırılarından sonra kamuoyu desteği ile uygulanabilir statüye kavuşturulmuş olur. Aynı 11 Eylül olaylarıyla normalde Afganistan'a savaş açılmasına karşı çıkacak olan halkın "terörist avına çıktık" ayağına ikna edilmesi gibi.
Sıradan insanlar terör saldırılarından sonra taşeronlarla ve piyonlarla uğraşırlar. Zaten global güç odaklarının da arzusu budur.
Terör saldırılarında olayların iç yüzü ilk anda göründüğü gibi değildir. İlk anda medyaya yansıyanlar kamuoyuna gösterilmek istenen senaryodur. Herkesin şu soruyu sorması gerekir:" Bu terör saldırısı kimin işine yarıyor ve kimin işine yaramıyor?" Bu soruya verilecek doğru yanıt bizi faillere ulaştırır.
Fransa katliamını kınıyoruz. Masum insanlar alçakça katledildi. Bu yıldırma eylemi tüm insanlığa karşı işlenmiş bir cürümdür. Teröristlerin dini, dili, ırkı, milliyeti yoktur. Teröristin iyisi kötüsü olmaz. Mağdurun değerlisi veya değersizi olamaz. İnsan her yerde insandır. Batıda yaşayan insanların kanı doğuda yaşayan insanların kanından daha kıymetli değildir. Suriye'de, Irak'ta Afganistan'da Lübnan'da ve Türkiye'deki terör saldırıları ile Fransa'daki terör saldırıları arasında fark yoktur. 13 Kasım akşamı bütün dünya kanalları programlarına ara verip Fransa'dan canlı yayın yaparken Beyrut'tan gelen haberlerin alt yazı ile verilmesi veya Hindistan'da 2008 de on farklı yerde eşzamanlı yapılan saldırıların dünya basınında pek de yer etmemesi bu konuda batının ne denli kendi insanını daha değerli gördüğünü gözler önüne serer nitelikte olsa gerek.
Terör saldırılarında hedef tüm insanlıktır, özgürlüktür ve evrensel değerlerdir. Global dünyada her coğrafya terörizmin potansiyel hedefidir. Dün Ankara'yı ,Hindistan'ı kan gölüne çeviren terör, bugün Paris'i kan gölüne çevirmiştir. Yarın da başka coğrafyaları kan gölüne çevirebilecek niteliktedir.
Peki Fransa'daki terör saldırısını nasıl okumalıyız?
Katliamın kısa vadedeki hedefinin G20 liderler zirvesinin gündemini değiştirmek olduğu söylenebilir. G20 liderler zirvesinde Esad' sız bir Suriye fikrinin rafa kaldırılmasına ve onun yerine DAEŞ' e karşı verilen savaşın şiddetinin artırılmasına karar verilebilir. Bu da Esad' ın, PYD' nin ve PKK'nın coğrafyaya hakim olması anlamına gelir ki ulusal ve uluslararası çıkarlarımız açısından kabul edilemez bir durumdur.
Ankara katliamıyla HDP' nin elini güçlendirmeye çalışan küresel irade, Paris katliamıyla da dolaylı yoldan PKK' nın önünü açmış oluyor. PKK'nın bölgede güçlenmesi demek işbirlikçisi FETÖ' nünde güçlenmesi anlamına geliyor. Yapbozun parçalarını birleştirdiğimizde tüm bu örgütlerin aynı küresel iradeye hizmet ettiklerini görüyoruz.
Katliamın orta vadedeki amacı ,Suriyeli sığınmacılara ve bütün Müslümanlara Avrupa'nın kapılarını tamamen kapatmaktan, Fransa'daki ve sonra Avrupa'daki camileri kapatmaktan başka bir şey değil . Durup dururken camilerin kapatılması imkansızken böyle bir terör saldırısıyla kamuoyu ikna edilmiş oluyor.
Terör saldırısının uzun vadedeki amacı ise; Avrupa'da yabancı düşmanlığını ve İslamofobiyi körükleyerek medeniyetler çatışmasına doğru dünyayı itekleme gibi görünüyor...
Fırsatçı münevverler iş başındaydı
Münevver takımı, yerliler ve yerli olmayanlar diye ikiye ayrılır. Yerli olmayanlar faillerin baronlar ve gizli servisler olduğunu bildiği halde taşeronlara ve piyonlara yüklenirler. Yerliler de gerçek failleri kamuoyuna betimlemeye çalışan kimselerdir.
Sözde münevver takımı Fransa'daki terör saldırılarını bahane ederek özelde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve genelde Müslümanlara utanmadan suçu yıkmaya çalıştılar.
Tiyatrocu Orhan ''Paris katliamını IŞİD üstlendi. Din kardeşlerin gavur öldürüyor! Sevindin mi ?'' ve ''Kim demiş yaşanan terörün dini,dili,milliyeti yoktur diye? IŞİD canilerinin İslam adına katliam yaptıklarını bilmeyen mi kaldı?'' diyerek terör olayını İslam'ın ve Müslümanların üzerine yıkmaya kalktı.Basit insanlar sadece olayların görünüşüyle ilgilenir...
Ülkemizde meydana gelen her olumsuz olayda hatta milli maç beraberliğinde bile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı suçlayan CHP'nin dalkavuklarından Koray "Paris katliamı, kaostan siyasi iktidar peydahlamaya çalışan Siyasi İslamcılığın son utancı olur inşallah..." diyerek Paris'teki terör eyleminden Müslümanları sorumlu tuttu...
Her fırsatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve AK Partiye saldıran Atilla Taş ''Hadi git Fransa'da anlat şimdi, "İslam dini barış ve kardeşlik dinidir! diye, nasıl anlatıcan?" diyerek terör eylemini İslam'ın üzerine giydirdi...
Mert Fırat'ta ''Anladık mı kimin kimlerle anlaştığını? Global'de yürütülen bu korku kültürü gücü pekiştirmeye yarar. İktidarını, istikrarını sevdiğimin dünyası.'' diyerek AK Parti iktidarına Paris terör saldırısından pay verdi...
Berna Laçin'de ''Bu büyük facianın lekesi bize de sıçrar mı şimdi! Bir ömür temizleyemeyiz.'' diyerek Paris katliamında parmağımızın olabileceğini ima ederek betimleme yaptı...
Paris katliamından üç gün önce ''Bugün kendi sınırları içinde güven ve refah içinde olduğunu sanan ülkeler yarın terör ateşini iliklerine kadar hissetmekten kurtulamayacaktır'' dediği için Cumhuriyet gazetesi, Paris saldırılarından dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı suçladı...
Gözlemlediğiniz gibi sözde münevverler ve muhalif basın kamuoyunu taşeronlarla piyonlarla meşgul ederek hedefi saptırmaya çalışıyorlar. Algı operasyonlarıyla gerçeklerin üzerini örtüyorlar.
Paris katliamı, iktidarı yıkılmak üzere olan ve 370.000 insanın katili Esad'ın işine yaramıştır. Esad 'ı Suriye'nin tek hakimi yapmak isteyen irade , taşeron IŞİD 'e bu işi yaptırmıştır. Avrupa'da Müslüman görmek istemeyen, yabancı düşmanlığından beslenen , İslamofobiyi tırmandıran , algı operasyonlarıyla İslam'ı terör dini gibi göstermeye çalışan batı medyası ve İslam'ın Avrupa'da yayılmasından rahatsız olanlar en fazla bu olaydan karlı çıkmışlardır. Bu olaydan en zararlı çıkanlar özelde Avrupa'da ve genelde Avrupa dışında yaşayan Müslümanlardır.
Paris katliamını İslam dinine fatura etmeye çalışmayın! Şefkat Peygamberi bir Resulün eliyle gönderilen, "Rahmetim gazabımı geçti" hitabıyla bizi şefkatine çağıran Rabbimizin gönderdiği din olan İslamiyet'in felsefesi adam kesmek değildir. Zorlayarak, kızarak, öldürerek bir dinin yayılamayacağını, bilakis herkesin o dine düşman kesileceğini bile bile güya İslam adına neden böyle terör eylemleri gerçekleştirilsin söyler misiniz?
Öte yandan Mevlâ görelim neyler.Neylerse güzel eyler, belki de olumsuz gibi görünen hadiseler olumlu hale dönüşecektir. Müslümanlar için kazılan kuyuya , o kuyuyu kazanlar düşecektir.