1 Kasım seçimleri daha sonuçlanır sonuçlanmaz muhalif gruplar kuyu kazma faaliyetlerine başladılar bile. Daha seçimden bir gün sonra FETÖ'ye sırtını dönen ama hemen ertesi gün kızının kaseti çıkınca çark edenler bir yana ,bir yandan da gezi zekalılar ; "başkanlık şöyle feci, böyle tek adam işi " diye diye ağızlarında sakız ettiler. Bilen bilir; mevcut anayasa hem başkanlık sistemini hem de parlamenter sistemi bünyesinde barındırıyor. "Olur mu öyle şey!" demeyin. Anayasa darbe anayasası olunca böyle oluyor işte. Lise mezunu rahmetli Ecevit'in köy kent projesi gibi. Bir yer ya köy olur ya da kent olur. Hem köy hem de kent olamaz. Zaten yurttaşlarda bu saçmalığa köyden kente göç ederek ve sandıkta da rahmetliye kırmızı kart göstererek cevap vermişlerdi. Anayasa ya parlamenter sisteme uygun olarak yazılır ya da başkanlık sistemine göre !
Neyse burasıTürkiye hiçbir şeye şaşırmamak lazım !
Peki birileri neden mevcut durumun devamında ısrar ediyor. Yoksa bu yürümeyen hantal sistem birilerinin işine mi geliyor?
Cumhuriyet tarihimize baktığımız zaman AK Parti haricinde kurulan hükümetlerin ömrünün üç yılı geçmediğini görürüz. Düşünün; ömrü üç yıl veya daha az olan bir hükümet, ulusal çıkarları koruma adına mücadele etmesi gereken iç ve dış odaklarla gerektiği gibi mücadele edebilir mi? Ülkede ekonomik ve siyasal istikrarı sağlayabilir mi? Ee beyler neyi tartışıyoruz o zaman ! Mevcut sistem zaten hasta bir sistem. İlacı da başkanlık sistemi...
Peki nedir bu başkanlık sistemi ki muhalif medya kafamızı "olmasın, olmasın,aman ha sakın olmasın!" diye şişirip duruyor. Aslında işin kökeni yine anti-Erdoğanizm 'e dayanıyor. Onlara göre eğer başkanlık sistemi ülkemize gelirse Tayyip ömür boyu padişah olacakmış (!).
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kariyerinde bir insanın ulaşabileceği en yüksek yere zaten ulaşmış durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, başkanlık sisteminin Türkiye'ye gelmesini istemesi şahsı için değil ülkenin geleceği içindir. Siyaset tarihimiz hükümetlerin iktidara geldikleri halde muktedir olamadıklarını gösteren örneklerle doludur. AK Parti iktidarına kadar yürütmeyi temsil eden bakanlar kendi altlarında çalışan bürokratlara sözlerini geçiremediler. AK Parti iktidarında da bu konuda zaman zaman ciddi zorluklar yaşandı. Hatta bazen bu uyumsuzluk nedeniyle bakanlar ve müsteşarlar değişmek zorunda kaldı.Yıllardır askeri vesayet ya da bürokratik oligarşi, iktidarların muktedir olmalarına bu ülkede engel olmuştur. Bu sisteme artık "one minute" deme zamanı gelmiştir !
Başkanlık sistemi kötü bir şey değil. Bilakis memleketi, gelişmiş ülkeler seviyesine ulaştıracak bir sistem. Başkanlık ; demokrasi, istikrar, doğrudan temsil ve yetkilendirme, yasamanın yürütmeğe burnunu sokamaması, koalisyon seçeneğinin bulunmaması, fetret devrinin yaşanmaması, kuvvetler ayrılığında denge ve kontrol, bürokratik oligarşinin kırılması, askeri vesayetin yeşerememesi, aristokrat kesimin halkın ekmeğini çalıp yerleşik düzeni kendi çıkarına göre kuramaması, ülkeyi yönetme mekanizmasının hızlıca herhangi bir engelle karşılaşmadan yoluna devam etmesi yani yürütmenin başında sadece halkına karşı sorumlu olan milletin verdiği güçlü yetkilerle donatılmış başkanın olması demek...
Allah aşkına; ülkemizin sosyo-politik tarihine baktığımızda yürütmenin yaptığı icraatların sürekli Anayasa mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay tarafından bilinçli bir biçimde çelme takılarak engellendiğini görüyoruz. Başbakanlık binası yapılıyor. Hemen bakıyorsunuz , Danıştay başbakanlık binasının inşaatının yürütmesini durdurma kararı veriyor. Ülkemize resmi ziyaret için gelen başbakanlar binaya giriş yasak olduğu için caddede ağırlanıyor. Ülkenin itibarı zedeleniyor. Böyle bir şey kabul edilebilir mi?
Zaten düz mantıkla bakınca başkanlık sistemi kötü bir şey olsaydı ABD uygular mıydı? "Yüzümüzü batıya yani gelişmiş ülkelere dönelim" diyen münevverler söz konusu başkanlık olunca kör, sağır ve dilsiz oluveriyorlar.
İngiliz Economist Dergisi; güya Başkanlık sisteminin Türkiye'ye uygun bir sistem olmadığını ,gelmesi durumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhalif kurumları sindireceği, zayıf muhalefet üzerinde hâkimiyet kuracağını ,neticede Türkiye'nin Rusya, Venezüella ve diğer bağnaz demokrasilere benzeyeceğini iddia etmiş.
İngiliz Times Gazetesi de; başkanlık sisteminin Türkiye için endişe verici olduğunu ,eğer başkanlık sistemi gelirse Erdoğan'ın siyasi rakiplerini ezeceği ve ömür boyu başkan olmak isteyebileceği safsatasını dile getirmiş.
Yerli ve yabancı muhalif medya başkanlık sisteminin Türkiye için kötü olduğunu koro halinde seslendiriyorlar. Algı operasyonlarıyla gerçekleri saptırıyorlar. Başkanlık veya yarı başkanlık sistemi ABD, Rusya, Çin ve birçok AB ülkesi gibi gelişmiş ülkelerde iyi oluyor da neden bizde kötü oluyor a be kuzum! Dünya size hep terakki dünyası oluyor da neden bize hep tedenni dünyası oluyor ? Yalanın kemiği yok ki boğazına batsın !
Cervantes'in dediği gibi ''Balın varsa sineğin bol olur.'' Galiba Türkiye'nin balı çok ki etrafı sinek kaynıyor !
PEPE DEDE
CHP'nin yeni antrenörü Uruguay eski Devlet Başkanı José Alberto Mujica Cordano nam-ı diğer Pepe dede Türkiye 'ye gelmiş, hoş gelmiş. CHP, AK Partiyi önümüzdeki maçlarda pardon seçimlerde yenebilmek için Pepe dedeyi transfer etmiş. Pepe dede Uruguay'lardan kalkıp Türkiye halkını aydınlatmak için lütfedip gelmiş sağ olsun.
Aslında CHP özelde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve genelde Türkiye halkına; "Bizim hayalimizdeki devlet başkanı Pepe dede gibi biridir.Bakarsın günün birinde bize de böyle bir devlet başkanı nasip olur" demek istiyor.
İnsan;" Peki CHP'nin yüreğinde yatan bu aslan kimdir ? Eşsiz özellikleri nelerdir ?" diye sormadan edemiyor?
Pepe dedenin sabıka kaydına baktığımızda sicilinin bayağı kabarık olduğunu görüyoruz. Şöyle ki;
73 model bir Vosvos kullanan devlet düşmanı bir gerilla,
Kendi deyişiyle anarşiye inanan "kronik bir anarşist",
Devleti ortadan kaldırmaya çalışan,
İnananların bir çeşit aptal olduğunu savunan,
Bütün dinlerin; bilinçlerin gelişmesine engel olduğunu iddia eden,
Dinsel bir mefhum olduğu için "affetmeyi" sevmeyen,
Özgürlük için tek yolun savaş yapmak ve kargaşa çıkarmak olduğunu seslendiren,
Ordunun solculaştırılması fikrini benimseyen,
Dünyanın en fakir lideriymiş !
Ya bu adamın kendine hayrı yok ki , vatana hayrı olsun! Böyle bir adam Türkiye'de değil genel seçimi , muhtarlık seçimini bile kazanamaz !
Anladık, halktan olup döküntü arabaya binen ,kirada oturan liderleri seviyorsunuz. Rahmetli Ecevit'i de bu nedenle az "Karaoğlan aşağı,Karaoğlan yukarı" diye fakirlik edebiyatı yaparak millete yedirmeye çalışmadınız hani. Ama sonuçta ne oldu? Karaoğlan'ın kendine bir hayrı olmadığı gibi millete de bir hayrı olmadı.Devalüasyon da ,meclisin önünde atılan yazarkasalar da onun dönemine denk geliyor.Üstelik madem halktan olanı bu kadar seviyor, fakir lidere bu kadar hayran oluyorsunuz ; havuzlu rezidanslarda ,oval ofislerde oturmayın o zaman.Siz de halktan olun,siz de fakir olun. Devleti yönetmek için tek gerekli ve geçerli özelliğin fakir lider olmak olduğunu düşünüyorsanız, üzerinize olan tapuları hayır kurumlarına bağışlamak o kadar da zor olmasa gerek!
Ne diyelim, Ali Nesin'in ifadesiyle ''moruklar partisi'' olan CHP'nin yeni antrenörü 80'lik ihtiyar Pepe dede vatana millete hayırlı olsun! Anlaşılan o ki CHP bu kafayla gelecek seçimlerde de Ak Partinin oylarını artırmaya devam edecek.