CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, 18 Mart'tan önce katıldığı bir televizyon programında Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili yaptığı açıklamalarda Afrin'e girmenin çok zor olacağını belirtmiş.
Afrin'i fare kapanına benzetmiş Altay ve uyarmış; "Afrin bir bubi tuzağı, felaket. Sur'un 100 katını düşünün. Bize gelen bilgiler böyle. Askeri bir tuzağa sokacağız. Her köşesinde mayın olan bir labirente Mehmetçiği niye sokuyoruz?" demiş.
18 Mart'tan hemen sonra yani Afrin kent merkezi, terör unsurlarından arındırıldıktan sonra CHP'nin tavrında önemli ölçüde bir değişiklik oldu. Açıklamaları tek tek yazmaya, hani son zamanların meşhur ifadeleriyle dersek, anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz. Kılıçdaroğlu başta olmak üzere kent merkezine girmeyelim sözlerini her gün onlarca kez işittik CHP'lilerden. Ama gelin görün ki, biz askerimize güveniyorduk, zaten bu işi en başından beri kayıtsız destekledik, şehir merkezine girmek bizim ordumuz için çocuk oyuncağıydı minvalinde açıklamaları dinliyoruz iki gündür. CHP'nin açıkça başarıdan nemalanmak istediği günlerden geçiyoruz. Halkın bunu yapmasında bir mahsur yok elbette. Ama bir siyasi parti böyle davranırsa bunun adı siyaset olur. Operasyonu da siyasete alet etmek, işte tam da CHP'nin, operasyon karşısında şartlara ve sonuçlara göre değişen tavrına denir. Bundan daha iyi örnek olamaz.
İsterseniz gelelim bir de operasyon sonrasında CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz'ı dinleyelim.
"Elbette Menbiç önemlidir ama Menbiç, Afrin kadar kolay olmayacaktır. Özellikle Afrin'den çıkan ve kaçan bu yapılanmanın Menbiç'e yığılacağını ve Fırat'ın doğusunda önemli bir yığınak yapacağını biliyoruz."
Söyledikleri bir yerden tanıdık geldi mi? Evet doğru hatırladınız. Yazının en başında başka bir CHP'li yöneticinin Afrin için söylediklerini bu kez Menbiç için tekrarlıyorlar. Yanıldıklarını kabul etseler amenna. Ama öyle de değil. Afrin meselesinde son güne kadar ellerinden geleni artlarına komadılar. BMGK kararlarının Afrin için uygulanması gerektiğinden tutun diğer uluslararası medyanın kara propagandalarının tamamını dinledik CHP'lilerin ağzından. Elbette toplumun neredeyse tamamının desteklediği bir operasyonu açıktan kötülemek siyasi intihar olacağı için yine operasyonu siyasete alet ederek gerçek düşüncelerini BMGK kararlarının, uluslararası medyanın kara propagandalarının arkasına sakladılar.
Afrin operasyonu başlarken ve devam ederken farklı tutumlar içerisinde olan CHP, operasyon başarılı olunca bir anda operasyonun en büyük destekçisi gibi davranıyor, hatta hükümeti operasyonu siyasete alet etmekle suçluyor. O zaman tekrar soralım. Hangisi siyasete alet etmek oluyor.
Sonuçları ne olursa olsun kararlı bir şekilde verdiği kararın arkasında duran, tüm uluslararası baskılara rağmen en ufak taviz vermeyen, miting alanlarında operasyonu ve diğer devletlerin tavırlarını milletine anlatarak operasyonun başarıyla sonuçlanmasının psikolojik zeminini hazırlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan mı siyasete alet ediyor, yoksa CHP'liler mi siyasete alet ediyor?
Miting alanlarını terör örgütlerine ve onların arkasında duran Batı'ya göz dağı olarak ustaca kullanan, operasyonun her aşamasında etkili olan ve başkomutan sıfatıyla da yürüten, tüm uluslararası baskıya rağmen başarılı olan, yerli silahları kullanarak güçlü bir ülkenin fotoğrafını dünyaya gösteren Cumhurbaşkanı'nı tebrik etmeyi bile düşünmeyen CHP, siyasetin alasını yapıyor. Yapmasaydı, Cumhurbaşkanı'na ilk tebrik telefonu Kılıçdaroğlu'ndan gelirdi.