İdris Kardaş

İdris Kardaş

14 Kasım 2017, Salı

DEAŞ’ın Terör Turizmi ve Bize Düşen Görev

BBC'nin özel araştırması, 250 IŞİD militanı ve ailelerinin, ABD-İngiltere öncülüğündeki koalisyon ile Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) ortak operasyonuyla Rakka'dan güvenli bir şekilde tahliye edildiğini ortaya koydu.

Buna karşılık Pentagon sözcülerinden Eric Pahon, AA muhabirine yaptığı açıklamada, terör örgütleri arasındaki anlaşmayı "yerel bir soruna bulunan yerel bir çözüm" olarak tanımladı. Küresel bir koalisyonun yıllardır "bitiremediği" bir örgüt bir anda yerel bir sorunun parçası haline geldi. Bunu bir yere not edelim ve devam edelim.

BBC'nin haberi doğru. Ekim başlarında DEAŞ teröristlerinin aileleri ile birlikte otobüsler ile taşındıklarının fotoğraflarını gazeteci Mete Sohtaoğlu yazmış ben de sosyal medya üzerinden "terör turizmi" diye paylaşmıştım. Duyduğunuz anda gerçek olamayacak birçok durumu maalesef yaşıyoruz. İnsanların kafasını kesen, diri diri yakan, şehirleri işgal eden, kadınlar ve çocukları esir alan, kaçıran vahşi bir örgütün Rakka'dan otobüslerle bazı kaynaklara göre Deyr ez Zor'a yada başka bölgelere hatta Suriye dışına taşınmasına akıl sır ermiyor. Ama bir yandan da unutmayalım ki Suriye'deki savaş modern zamanların en kirli savaşlarının başında geliyor artık.

Suriye'yi yada en geniş anlamda Ortadoğu'yu dizayn etmek, sınırları değiştirmek, siyasetlerini kontrol altına almak, bölgeye askeri üsler kurmak, silah yığmak, besledikleri terör örgütlerini meşrulaştırmak için araçsallaştırılan DEAŞ, artık görevini tamamladığı şehirlerden yeni görev yerlerine taşınıyorlardı adeta.

Ekim aynın ilk yarısında önümüzde düşen bu fotoğrafların BBC tarafından dünyaya yeni servis edilmesine gelince. Elbette BBC'nin küresel ölçekteki etki gücünü göz ardı edemeyiz. Ancak Türkiye'nin bu konuyu BBC'den çok daha önce gündemleştirmesi, dünya başkentlerine taşıması, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uluslararası alanda yaptığı konuşmalarında önemli bir konu başlığı haline getirmesi gerekiyordu. Zira burada hem YPG hem de DEAŞ açısından Türkiye'nin eline bulunmaz bir fırsat geçmişti.

DEAŞ ortaya çıktıktan hemen sonra Türkiye ve özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hatta ailesi ile ilişkilendirmeye çalışan çok büyük bir uluslararası koalisyon ile karşılaşmıştık. Bilal Erdoğan'ın kebapçılarla fotoğrafı DEAŞ teröristleriyle diye kamuoyuna sunuluyor, Suriye sınırındaki temizlik deterjanı satıcıları DEAŞ'ın kimyasal silah depoları olarak Batı başkentlerinde kanıt olarak sunuluyordu. Elbette bu algı operasyonlarına karşı bir şekilde Türkiye elinden geldiğince mücadele etti. Açıkçası BBC ile dünya gündemine taşınan bu haber, DEAŞ ile kimlerin ortak gündemleri olduğunu yada DEAŞ'ın tam anlamıyla hangi devletin kontrolünde olduğunu çok daha açık göstermesi bakımından çok değerlidir. Türkiye, bu haberi önce de gündemleştirebilirdi. Ancak önemli değil. Bugünden sonra en azından bu görüntüler ve DEAŞ ile anlaşma konusu Türkiye için iyi bir tez olacaktır.

Gelelim meselenin diğer boyutuna. Türkiye, dünyanın da çok iyi bildiği YPG-PKK ilişkisini her fırsatta anlatmaya çalışıyor. Böylesine bir terör örgütünün nasıl olur da meşru bir terörle mücadele savaşında yer alabileceğini sorguluyor. Ayrıca bu örgütün Türkiye'ye karşı savaş açmış olması, fırsatını bulduğu her an Türkiye'de saldırlar gerçekleştirmesini de YPG'ye sunulan bu meşruiyet ortamının çok büyük etkisi olduğunu dillendirmeye çalışıyor. BBC'nin ortaya koyduğu haber yine bu açıdan çok değerli. YPG'nin DEAŞ ile anlaşma yapabilmesi, teröristlerin özellikle aralarında Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkeye transferinde aktif rol oynamaları, YPG-DEAŞ işbirliğini de gündeme getiriyor. Türkiye Batı'ya şunu sormalı. Yarın bir gün Batı şehirlerinden birinde DEAŞ'ın yaptığı saldırının, acaba YPG'nin anlaşması sonucu Rakka'dan tahliye edilen DEAŞ teröristleri tarafından yapılmadığını nereden bilecekler? Bu anlaşmanın bir tarafında uluslararası koalisyon, diğer tarafında ABD ve YPG olduğu görülüyor. Bunun cevabını kimden alabilecekler?

Türkiye, terörle mücadele konusunda ilkeli olma gerektiği konusunda yıllardır her platformda mücadele ediyor. İyi terörist kötü terörist yada senin terör örgütün benim terör örgütüm diye ayrımlar yaparsanız, dünyanın terör ile savaşı bitmez, diyor. Desteklediğiniz ve meşrulaştırdığınız herhangi bir terör örgütü, bir gün şehirlerinizde vatandaşlarınızı öldürdüğünde, eğer bu işin içinde değilseniz, terör örgütleri arasında ayrım yapmanın ne kadar tehlikeli bir yaklaşım olduğunu anlayacaksınız, diye uyarıyor. Türkiye'nin bu uyarılarını ve söylemlerini dikkate almaları için BBC'nin haberi ve benzerlerini iyi değerlendirmek gerekiyor. Ancak BBC'ye ve diğerlerine gerek bile kalmadan DEAŞ, YPG, PKK ve diğer mevzularla ilgili çok daha bilgi ve belgeye sahipken bunları gündemleştirmeliyiz. Türkiye'de medyaya bu alanda ciddi bir sorumluluk düşüyor. Mücadele her alanda ama özellikle algı ve bilgi savaşlarında.

SON DAKİKA