Önce rejimin Dışişleri Bakanı Muallim, Russia Today kanalına verdiği röportajda, "Suriyeli Kürtler, Suriye sınırları içinde bir çeşit özerklik istiyor ve bu mesele müzakere edilebilir, tartışılabilir." dedi.
"DEAŞ'la mücadeleyi bitirdikten sonra masaya oturup, Kürt kardeşlerimizle gelecek için bir formül üzerinde bir anlaşmaya varabiliriz." ifadesini kullanan Muallim, ABD'nin daha önce birçok kez müttefiklerini terk etmesinden ders çıkarılması gerektiğini söyledi.
Muallim bu açıklamaları Rakka operasyonu devam ederken yapmıştı. Rakka operasyonu sonrası Öcalan posterleri ile poz veren YPG'liler tüm dünyanın ilgisini bu yöne çekti malum. Türkiye, tezlerinin ne kadar haklı olduğunu tekrar hatırlattı bu vesileyle. Her ne kadar dillendirilmese de Batı da bu poster hadisesinden rahatsızdı. ABD; "Öcalan saygı duyulacak biri değil" diye sönük ve ciddiyetten uzak bir açıklama yapabildi ama krizin daha derin olduğu bilgisi konuyla ilgili herkesin bildiği bir gerçek. Büyük yatırımlarla desteklenen YPG'nin, ABD terör listesinde de yer alan PKK bayraklarını ve Öcalan posterlerini yine ABD terör örgütü listesinde yer alan bir diğer terör örgütü DEAŞ'tan alınan Rakka'da dalgalandırılması haliyle derin krizlere yol açmıştır.
YPG'liler daha sonra beklenildiği üzere DEAŞ'ın elindeki Deyr ez Zor'a yöneldiler. Ancak Rusya destekli rejimin de burasıyla ilgili planları vardı. Rusya ve ABD burada vekalet örgütler ve milis güçler aracılığıyla bir sıcak çatışmaya girebilirdi. Dolayısıyla Esad rejimi, artık YPG ile temas kurma zamanı geldiğine inandı.
Tam bu noktada haber ajanslarına YPG ile Esad rejiminin görüştüğü iddiaları yansıdı. Kamışlı'daki AA muhabirinin güvenilir kaynaklardan aldığı bilgiye göre, Esed rejimi adına görüşmeye istihbaratın en tepe ismi olarak bilinen Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Ali Memluk katılmış. Pazarlık konusu ilk başta Muallim'in de önerdiği şekilde özerklik konusu. Ancak YPG'ye kendisiyle ilgili olmayan bölgelerin Esad'a geri verilmesi karşılığında bunu vadediyor. Daha önce de yazmıştım. ABD Dışişleri Bakanı Tillerson da Suriye'nin merkezi bir şekilde yönetilmesi konusuna değinmişti. Türkiye ve Rusya da kendileri için farklı gerekçelerle benzer şekilde pozisyon aldılar en başından beri. Dolayısıyla YPG için federasyon gerçekçi değil. Irak ve İspanya'daki gelişmelere de bakarak Suriye'nin de geleceğinde federasyon olma ihtimalini zayıf görüyorum. Dünya konjonktürü buna müsaade etmez. Ama buna rağmen Esad rejiminin önerisine YPG federasyon talebini öne sürerek karşı çıkmış. Bu da anlaşılabilir bir durum. Zira pazarlığı sıkı tutmak istiyorlar. ABD'nin bu konuda karar vermesini de bekliyorlar. Ancak bu sürede de Deyr ez Zor'daki gelişmeleri de gözleyeceklerdir.
Bu esnada Astana'nın 7. zirvesi bugün toplandı. Diğerleri de öyleydi ancak bu toplantı gerçekten çok önemli. İdlib ve çevresindeki çatışmasızlık bölgelerinin oluşturulması, Türkiye ve Rusya'nın buralarda askeri unsurlar yerleştirmesinden sonraki ilk toplantı. Bugünkü zirve öncesinde Ruslar, Türkiye'nin İdlib'e istikrar getirmesi ve teröristlerin hala saldırı yapma imkanlarının olduğu hatırlatması yaparak, Astana masasına güçlü oturmak niyetindeler. Ama nihayetinde Türkiye, İdlib'te milyonlarca insanın Rus ve Esad rejimi bombardımanlarıyla ölmekten kurtarmış ve Suriye'nin geleceğine bir denge unsuru katmış oldu. Bu, çok değerli bir kazanım.
Astana zirvesindeki diğer gündem maddeleri Suriye'nin normalleşmesi adına yine önemli maddeler.
Esed rejiminin cezaevlerindeki tutuklu ve esirlerin serbest bırakılması, Irak ve Çin gibi yeni gözlemci ülkelerin katılımının değerlendirilmesi, Şam'da rejimin kuşatmasındaki Doğu Guta başta olmak üzere, tüm abluka bölgelerine insani yardımların ulaştırılması "güven artırıcı önlemler" kapsamında masaya yatırılacak.