Son günlerde dünyada yaşanan gelişmeleri hiç yorum yapmadan alt alta yazmak bile bu yazının hacmini bir hayli genişletir. Hangi yöne bakacağımızı bilemediğimiz bir dönem yaşıyoruz. Bütün bunlar bizi neden ilgilendiriyor sorusu artık anlamını yitirdi. Hiçbir şey olmasa bile artık kamuoyu alıştı dünya ile ilgilenmeye. Dolayısıyla medya da buna göre yönünü çiziyor. Ancak eğer bir dış haberciyseniz hangi habere odaklanmanız gerektiğine kolay kolay karar veremeyebilirsiniz. Birlikte bakalım.
Suriye'de yüzbinlerce insanın hayatını kaybettiği, milyonlarca insanın göç ettiği, bir ülkenin tamamen terör örgütleri laboratuvarına dönüştürüldüğü bir savaşın son demlerindeyiz diye umuyoruz. Buna yönelik önemli ilerlemeler sağlanan ve Türkiye'nin de önemli bir aktör olduğu Astana Zirvesi henüz bitti. Bir dış haberci olsanız modern zamanların en uzun savaşının bitmeye yakın olduğu bu süreçte bu zirveye odaklanmak istemez misiniz?
Peki bir gazeteci olarak Suriye'de sahaya bakmak nasıl bir fikir? Rakka'dan sonra Dery ez Zor'da DEAŞ yeni saldırılarla hala ölmedim mesajı veriyor. ABD, YPG eliyle yürüttüğü operasyonların koordinasyonunu Rusya'ya veriyor. İran ise bölgede ilerlemek istiyor. YPG'nin kontrol altında tuttuğu alanların Esad rejimine geri verilmesi konusunda ısrar ediyor. Esad da muhaberatını YPG ile görüşme yapmak üzere Kamışlı'ya gönderiyor. Her köşesinde önemli gelişmeler yaşanan koca bir ülke.
Bunlarla aynı zamanda Lübnan Başbakanı Hariri, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da istifa ediyor. Sadece bu bile konuyla ilgili araştırmayı derinleştirmek, onlarca haber ve analiz yazmak için önemli bir gelişme. Dış haberci olsanız, Hariri'nin istifa etmesini ve İran karşıtı söylemini ön plana çıkarmasını, bölgede mezhep suyunun ısınmasına bağlayan haberler yapmak istemez misiniz?
İstersiniz muhakkak ama saatler sonra Suudi Arabistan'da aralarında prenslerin, işadamlarının, eski Bakanların ve siyasetçilerin olduğu birçok kişinin göz altına alınması olayıyla karşılaşırsınız. Milyar dolarlık servetleri ve hanedan ailesinden olmaları dolayısıyla dokunulmaz oldukları düşünülen bu kişilerin yolsuzluk suçlamasıyla göz altına alınmalarının yansımalarını ve sebeplerini araştırmak tam bir dış haberciye göre bir iş aslında. Tabi bu olaydan birkaç saat sonra yine aralarında bir Suudi prensin de olduğu bir helikopterin "kaza" eseri düşmesi haberi ajanslara düşmesiyle tüm haberleri ve analizleri derinleştirmek ihtiyacı hissedersiniz. İşiniz git gide zorlaşıyor.
Ama bununla bitse yine iyi. Helikopter kazasının olduğu sırada ABD Teksas'ta bir kiliseye terör saldırısı olduğu haberi geçiyordu televizyonlar. 27 kişinin hayatını kaybettiği saldırı bir terör saldırısı mı yoksa katil Müslüman olmadığı için "yalnız kurt" saldırısı mı olarak görülüyor tartışmaları başladı. Helikopter kazası ile detayları paylaşmak ve konuyla ilgili analiz yazmak üzereyken bu kilise saldırısını mı yazmayı tercih ederdiniz bir dış haberci olsaydınız?
Tabi bu arada Irak'ta devam eden Erbil-Bağdat çatışmaları, referandum sonrası her gün hatta her saat gelişen yeni olayları mı takip ederdiniz bir dış haberci olsaydınız? Sınır kapıları ne durumda, Erbil ile Bağdat hangi konuda görüştü hangi konularda anlaştı yada anlaşmadı? Türkiye ne açıklama yaptı? Kasım Süleymani hangi ülke sınırları içerisinde operasyon yapıyor? gibi soruların peşine düşecekseniz Suudi krizini, ABD kilise saldırısını, Astana Zirvesi'ni, unuttuğumuz İdlib operasyonunu, geldi gelecek denilen Afrin operasyonunu ne kadar takip edebilirsiniz? Daha yazmadığım onlarca önemli gelişme onlarca detay ilgi bekliyor.
Gerçekten de şu son günlerde bir Suudi prensi olmak bir de Türkiye'de dış haberci olmak çok zor.