İdris Kardaş

İdris Kardaş

29 Ekim 2017, Pazar

Şirket-i Hayriye kaptanının oğlu

Bugünkü adı Türkiye Denizcilik İşletmeleri. Dönemin padişahı Abdulmecid tarafından kurulmuş olan Şirket-i Hayriye dünya savaşlarından, İstiklal savaşlarından ve sonunda Cumhuriyet'in ilanına kadar birçok şeye tanıklık etti. Güneysu'dan 13 yaşında Kasımpaşa'ya göç eden Ahmet Erdoğan da bu şirkette emekli olana kadar kıyı kaptanlığı yaptı. Oğullarından biri bugün Cumhurbaşkanı. Ülkenin kaderini değiştiren, nice çalkantılı sorunları ustalıkla aşan, darbeler, muhtıralara karşı Cumhuriyet tarihinde hiç görülmemiş bir şekilde direnen bir siyasetçi. Halkın sevgisiyle uzun yıllar boyunca Türkiye'yi yöneten bir lider. Ve bu liderin babası işte bu Şirket-i Hayriye'de bir kaptandı. Cumhuriyet dediğimiz şey işte tam olarak buydu. Babasının, dedesinin ne iş yaptığının, hangi sınıfa ait olduğunun, nereli olduğunun bir öneminin olmadığı bir rejim.

Hasan Cemal ise malumunuz Cemal Paşa'nın torunu. Sık sık Erdoğan'ı eleştiren yazılar yazar. Öyle ki bazı dönemler yazmadığı gün yoktur. Kendi cephesinden eleştirir. Bazen çok sert hale gelir yazılar ve doğal olarak hepimizin tepkisiyle de karşılaşır.

Geçtiğimiz yıl aklıma gelmişti bugüne yazmak kısmet oldu. Cumhuriyet nedir derseniz cevabım şu olur. "Cemal Paşa'nın torununun hemen her gün bir Şirket-i Hayriye Kaptanı'nın oğlu üzerine yazdığı rejime Cumhuriyet denir."

Meselenin tam özeti bence budur.

Gelelim Cumhuriyet'i kutsallaştırmadan gerçek anlamda işlemesi için yapacağımız çalışmalara. Burada hepimizin üzerine bir yük düşüyor. Siyasetçisi, gazetecisi, akademisyeni, iş adamı, kadını, erkeği, genci, yaşlısı hepimizin yapacakları şeyler var.

Bugün bölgemize bakalım. Her gün üzerinde konuştuğumuz Suriye'ye. Son zamanlarda her dakikasını takip ettiğimiz Irak'a. Diğer önemli medeniyetlere mesela İran'a, Afganistan'a, Mısır'a. Gördüğümüz şey çok açık ki yoksunluk, yoksulluk, iç çatışmalar, savaşlar, kırımlar. Tüm bunların tek bir nedeni yok. Ancak yönetim biçimleri ve bu yönetim biçimlerinin sonucu olarak ortaya çıkan liderlerin etkisini yadsıyamayız. Küresel güçlerin tarih boyunca sömürmek için ilk göz diktiği bu coğrafyada hiçbir şey kolay değil. Türkiye'nin üzerindeki yük işte bu yüzden ağır. Bölgemiz için yapabileceğimiz çok şey var. Uğraşıyoruz, mücadele ediyoruz. Hala bitmiş değil kendi mücadelemiz. Ancak tüm bu coğrafyanın kaderini kendi kaderimizden ayrı görmediğimiz için daha gidecek yolumuz var. Kendi halkının çıkarlarını ve bölge halklarının çıkarlarını her şeyden üstün tutarak siyaset yapma biçimini yaygınlaştırmak ve bir olduğumuz bilincini yaşatmak zorundayız. Şirket-i Hayriye'de kaptanlık yapan Ahmet Amca'nın oğlunun büyük bir iradeyle başlattığı ve küresel güçlerin hoşlanmadığı bu yolu hep birlikte yürümeliyiz.

SON DAKİKA