İdris Kardaş

İdris Kardaş

15 Eylül 2017, Cuma

YPG’den sonra sıra PKK’da mı?

Belçika Temyiz Mahkemesi, PKK'nın silahlı faaliyetlerinin "Türkiye'nin iç anlaşmazlığı" olduğunu ve bu nedenle de terör örgütü sayılamayacağı yönündeki alt mahkeme kararını onadı. Mahkeme ayrıca şu hayati cümleyi de kararın gerekçesi olarak sundu. "Silahlı mücadele, terör suçlaması kapsamında değerlendirilemez"

İsviçreli bilim adamlarından Alex Schmid - kendisi terörizm konusunda en fazla alıntı yapılan siyaset bilimcilerden biridir- 1983 yılında bir çalışma yapıyor. Schmid, 1936 ile 1981 yılları arasında yaptığı taramalarda terörizm hakkında yapılmış 109 farklı tanım tespit ediyor.

Tabi bu iş 1981 yılında kalmıyor. Özellikle 11 Eylül sonrasında yeni terörizm tanımları ile karşılaşıyoruz. Yani bugün terörizmin tanımı ile ilgili sayı 109'dan çok daha fazladır. Esasında terörizmin uluslararası hukukta bağlayıcı bir tanımı yok. Üzerinde anlaşılamamış bir kavram olması hasebiyle terörizm, inşacı uluslararası ilişkiler teorisinin geçerliliğine iyi bir örnek de oluşturur. Kişiden kişiye değişen ancak güçlü olanın belirleyici olduğu bir durumdan bahsediyoruz ne yazık ki. İnsanlığın ortak düşmanı olan terörizm kavramının bu denli bir belirsizlik içerisinde savrulması da acı verici. Ancak neylersiniz ki reel politik bu.

Bunlara rağmen, Schmid terörizmin tanımı konuda çok önemli bir sonuca ulaşmış. Kendisi, tanımlamalardan terörizmin amacı ve fonksiyonu hakkında 22 temel unsur ve 20 amaç sıralamış. En fazla rastlanılan beş unsuru; şiddet, politik amaç, korku, tehdit ve üçüncü taraflar üzerinde psikolojik etkiye sebebiyet vermek olarak belirlemiş.

En fazla rastlanılan beş amacı ise; toplumu terörize etmek, yetkilileri karşı önlemler almak zorunda bırakmak, terörist kuvvetleri harekete geçirmek, hükümet kuvvetlerini de hareketsiz hale getirmek, kamuoyunu olumlu veya olumsuz bir şekilde etkilemek ve rejimi değiştirmek olarak tespit etmiş Schmid.

Dolayısıyla bugünün dünyasında hangi örgütün terör örgütü olup olamayacağı konusu her ne kadar güçlü olanın insafına kalmış gibi görünse de, Schmid'in çalışmasında da belirtilen hususlar bize çok büyük bir dayanak noktası oluşturuyor. Elbette bu işin teorik yanı ancak pratikte de özellikle dünya kamuoyu nezdinde benzer bir kabul söz konusu.

Gelelim bizi de ilgilendiren PKK meselesine. Belçika'nın kararı açıklandıktan hemen sonraki gün yeni bir karar ile karşılaştık. Almanya, PKK'yla ilişkilendirdiği merkezin, Köln'de festival düzenlemesine izin verdi. Bilindiği üzere Almanya başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere birçok Türk siyasetçiye video konferans yoluyla dahi konuşma izni vermemişti. PKK'nın yaptığı birçok festivalde Kandil'den video konferans yoluyla Karayılan, Bayık ve diğer üst düzey PKK'lı yöneticiler yanlarında silahlarıyla katılabiliyorlar.

Avrupa'nın PKK'ya bu bakış açısı yeni değil elbette. Ancak böylesine aleni bir şekilde ve mahkeme kararlarıyla da fiili durumu, hukuki olarak da kabul etmeye yönelik bir hamle söz konusu. Bu hamle de "özgür dünyayı DEAŞ'ın elinden kurtaran YPG" pazarlamasından sonra; asıl merkez örgüt olan PKK'yı da meşrulaştırma ve terör örgütü olmadığı iddiasını dünya gündemine getirmekle ilgili gibi gözüküyor. Maalesef Belçika mahkemesinin kararında belirtilen; "PKK Türkiye'nin iç meselesidir ve silahlı mücadele örgütü terör örgütü kapsamında değerlendirilemez" görüşleri çok sorunlu olmakla birlikte bu konunun gideceği yer sadece Türkiye'yi ilgilendiren bir husus değil.

Özellikle Suriye bağlamında düşünürsek, PKK'nın tüm bölge için pimi çekilmiş bir bomba olarak bir statüye kavuşması çok açık ki öncelikle Türkiye'ye ama en genel çerçevede tüm Ortadoğu bölgesine yönelik bir dizayn aracı olarak düşünülüyor. Bunun ilk adımı olarak da PKK'nın terör örgütü olmadığı tezi işleniyor. Biz ise YPG'nin PKK ile aynı örgüt olduğu gerçeği üzerinden konum belirlerken, şimdi PKK'nın terör örgütü olduğunu ispatlamamız gerekebilir maalesef. Burada elimiz elbette daha güçlü. ABD ve AB terör örgütleri listesinde PKK uzun zamandır var. Ancak bir sabah uyandığımızda ABD'nin yüzlerce terörizm tanımı içinde PKK'ya uygun bir tanım bulamayıp, liste dışına çıkardığı durumuyla karşılaşabiliriz. Çoluk çocuk, genç yaşlı, Kürt Türk yüzbinlerce insanı acımasızca katleden bu örgütün YPG kolunun şu anki durumu bize bir ipucu veriyor. Önlemimizi almalıyız savunmada değil, bu konularda saldırıda olmalıyız. Belçika kararını, Almanya kararını, Batı'nın YPG güzellemelerini, PKK desteklerini ortaya sermeli ve uluslararası tüm argümanları kullanmalıyız. Meselemiz, sadece geçmiş değil. Meselemiz, geleceğimiz de aynı zamanda.

SON DAKİKA