İstanbul'da oturup "Bu Suriyeliler de çok oldu, her yerde dileniyorlar" demek kolay. Böyle bakanlar, bir buçuk milyonu bulan Suriyeli sığınmacılara "Keyfinden mi yollara düşüp buralara geldin?" diye sormuyor.
Kimse evini, köyünü, yurdunu, memleketini, varlığını, yokluğunu öyle bir çırpıda bırakıp da yaban ellere göç etmez. Bu bir tatil gezisi değil. Esed'in, IŞİD'in zulmünden kaçıyor insanlar.
Büyükşehirlerde oturup sokaklarda Suriyeli gördükçe konforu bozulanlar, geçişlerin olduğu sınırlara biraz yaklaşsalar, kendi sözlerinden utanırlar!
***
Dört gün boyunca Gaziantep, Şanlıurfa ve Osmaniye'deki Suriyeli sığınmacıların yaşadıkları kamplarda ve bölgelerde dolaştım.
Suriyeliler, yaşadıkları büyük acıya ve travmaya karşın, Türkiye'nin onlara kapılarını ve gönlünü açmasından dolayı minnet duygusu ile teşekkür ediyorlardı hep.
Hükümete, yetkililere, AFAD'a, Kızılay'a, belediyelere ve en çok da Türkiye insanına sürekli 'şükran'larını sunuyorlardı.
Başarılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı döneminden hatırladığımız Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, provokasyonlarla gündeme gelen şehrinde, güven veren yönetimiyle insanları sakinleştirmeyi başarmış.
Gazi şehir Antep'te, Fatma Şahin'in anne şefkati ve merhameti ile meselelere yaklaşması, yönetim başarısını Antep'e taşıması, memlekete kadın elinin değdiğini belli ediyor.
Belediye sığınmacılar için tüm kolaylıkları sağlıyor, yardım kuruluşlarına yardımcı olarak onları koordine ediyor. İnsanlar Fatma Şahin'e güveniyor ve bu duygu meselelerin büyümeden çözülmesini sağlıyor.
***
Geçen hafta sadece iki günde 150 bin Suriyeli Kürt, 100 bin nüfuslu Suruç'a geldi.
Bazı taşkın HDP'lilerin saçmalamasına takılıp tüm Suriyeli mazlumları kötülemek insafa sığmıyor.
Jandarmanın omzunda taşıdığı hasta ve yaşlılar,
AFAD görevlisinin elleriyle su içirdiği çocuklar,
Kızılay'ın konteynere yerleştirdiği,
Belediyelerin giysi yardımı yaptığı,
İHH'lıların üç öğün sıcak yemek dağıttığı Suriyeliler
Türkiye'ye "Vatanım" diyor…
