Amerikan Başkanı Donald Trump, temsil ettiği Amerikan Bayrağı adına çok önemli çıkışlar yaptı.. Evvela Türkiye gibi bir müttefiki öfkelendiren en temel mesele olan PKK'ya silah sevkiyatı konusunda.. ".. Bundan sonra silah vermeyeceğiz.. Bu kararı daha önce almamız gerekiyordu.." demiş.. Peşinden de Ortadoğu konusunda, "..orada hiç olmamalıydık.."..
**
Her iki konu için verilebilecek en güzel tepki, "Bad'el Harab-ül Basra"..
Sadece 11 Eylül saldırılarını bahane ederek başlattıkları Haçlı seferinde kaç milyon müslümanı kestiklerini kendileri bile bilmiyorlar.. Afganistan'dan Irak'a, halklar, liderler yerle bir olmuş coğrafyalar, yıkılmış kentler, parçalanmış ülkeler, birbirine düşmüş kardeşler…
'Basra harap olduktan sonra' sözü metafor olarak kullanılır normalde.. 'İş işten geçtikten sonra' anlamında.. Oysa Amerikan Başkanı'nın bu özeleştirilerindeki Basra, sahiden artık harap-bitap halde.. Bugün artık, 'oradan çıkmalıyız' dendiğinde sadece şunu anlıyorum ben; 'buradan alacak bir şeyleri kalmamış demek ki'.. Yani görev tamamlanmış durumda..
Ne keseceği müslüman kaldı, ne yağmalanacak şehirler, ne kaçırılacak bir tarih..
Bu saatten sonra çıksan ne olur bölgeden, kalsan ne olur..
PKK'ya da silah vermeyeceklermiş artık.. Tabi bu vaatlerini, taahhütlerini, tamamen yerine getirebileceğine inanarak değerlendirmiyor devletimiz..
Trump, daha kendi koltuğunu korumanın telaşesinde nasıl karar verebilecekmiş PKK'ya giden silahlara hiç bilemiyorum.. Oldu ki karar verdi.. Diyelim ki yani, dinlediler Trump'ı ve silah sevkiyatını kestiler PKK'ya.. Ne farkeder ki. Bu vakte kadar giden silahlarla iki devlet ordusu kurulur zaten.. Tüfekler, roketatarlar, füzeler, uçaksavarlar.. Neler gitmedi ki PKK'ya?.. Evet evet uçaksavarlar.. 400 uçaksavar görünüyor envanterde.. Ki PKK bunu bir video-prodüksiyonla teşhir de etti zaten.. Peki ne için bu uçaksavarlar?.. Hani demiyor muydu Amerika, '.. Biz o silahları sadece DEAŞ'la mücadele için, kapsamı belli koşulla verdik..' diye.. E pardon da DEAŞ'ın uçağı mı var ki, uçaksavar yollandı bu örgüte.. Şimdiden sonra vermeyeceklermiş.. Ya hu bu silahlar ne olacak peki?.. Bakın DEAŞ da yok artık. Gitti.. Tahliye ettiniz.. Peki YPG/SDG ne yapacak bu silahları?.. Demem o ki 'bundan sonra vermeyeceğiz' demek yetmez.. Açık açık taahhüt etmişti Amerika.. "DAEŞ tehdidi ortadan kalktıktan sonra silahlar geri alınacak" demişti… Hatta seri numaraları paylaşılmıştı.. Aldı mı peki Amerika bu silahları geri?.. Bulur da alırsın..
**
Her hâl ve şartta bugün gelinen aşama, eğer sürdürülebilir olacaksa pozitif bir gelişme olarak okunmalı.. ABD'ye son dönemde şart koştuğumuz iki temel meseleden biri buydu.. PKK'ya giden silah sevkiyatının durdurulması.. Eğer şimdi bu bir politika olarak geliştiyse bence baltalanmaması, sahip çıkılması gerekiyor.. Bizim açımızdan yani yurttaşlar açısından sorun devam etse bile devletlerin rasyonel karar alma hakkı vardır.. Bu kararları alırken elbette kamuoylarını tatmin edecek bir izahat yaparlar. Ama son tahlilde, istemesek de devletimizin ilişkide normalleşmeye gitmesi gereken ülkeler olacaktır. Hoşumuza gitmese de.. Belki de Trump'ın bu hamlesi, ABD-Türkiye ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olur.. ABD, Türkiye'yi karşısına almak ile yanına almak arasındaki farkı görmüşse bu bile yeterlidir..