Ersoy Dede

Ersoy Dede

10 Mayıs 2016, Salı

Pelikan Kadar Taş !

".. Siyasette 'Pelikan' etkisi.." diye sanal birşeyin varlığına inandırmaya çalışıyorlar kamuoyunu..
Bunu muhalefet yapıyor..
Neden?.
Çünkü CHP'nin Genel Başkanı, ahlaksız bir komployla oturdu koltuğuna..
İktidar partisindeki değişimin de siyasetin kendi dinamikleri içinde ceryan ettiğini göstermeme gayreti içindeler..
Bakın Cumhuriyet'in manşetine..
Bakın Sözcü'nün manşetine..



Bunlar fıtratlarının gereğini yapıyorlar..
Yani, yalan söylüyorlar..
Bu mecrada yazdım..
Bir önceki yazım sağdaki 'eski yazıları' bölümünde duruyor..
Tarihine ve de muhtevasına bakın lütfen..
Israrla 'pelikan yüzünden' diyenlerin aksine, bunun bir sistem sorunu olduğunu,

sadece Davutoğlu ve Erdoğan değil,

hangi iki isim oturursa otursun o koltuklarda, bu durumun yaşanacağını anlattım..
Bugün de değil..
Bizzat kongre kararı çıktığı gün yazdım bunları..
**
Daha da açık söyleyeyim isterseniz..
24 milyon oy almış bir parti..
Ortalama 10 milyon üyesi var..
80 milyonluk Türkiye'de, tesir ettikleri ile birlikte
40 milyona yakın karşılığı var yani..
Peki bu pelikan'ı kim okudu?..
Kaç kişi..
1.000 mi?
10 bin mi?
Yüz bin mi?..

Hiç olmaz ya olduğunu var sayalım..
Hem de okuyan 100 bin kişinin tamamı da Davutoğlu'nun gitmesi gerektiğini düşünsün..
Delirmiş olmalısınız..
İçinde 'Pelikan'ın da olduğu bütün tartışmalar, bu ana meselenin yan unsurlarıdır..
- AB,
- dokunulmazlıklar,
- ABD ziyareti,
- milletvekili aday listeleri,
- bürokrat atamaları,
- teşkilat görevlendirmeleri…

Ebette hepsi birer tartışmalı alan..
Ama tek tek bu alanların tartışmalı hale gelmesinin tek nedeni sistem..
**
Değerli dostlar..
Pelikan, yaşanan sistem tıkanıklığı neticesinde ortaya çıkan politik tablonun eleştirisidir..
Bu eleştiriye katılabilirsiniz..
Katılmayabilirsiniz..
Ama her ağzını açanı
'fitne odağı' ilan ederek devam eden bir politik tartışmanın neticesinde,
hiç de öngörülemeyen bir hükümet değişikliğine yol açtığını söylemememiz lazım..
Kabul edin ki, 4 Mayıs'ı hiçbir Ankara gazetecisi öngöremedi..
Hiç kimse..
Yandaşı da candaşı da..
Neden?
Eğer, misal Avrupa Birliği'nden bir yetkili,
Türkiye'deki yürütme işleyişine dönük bir eleştiri yaptığında,
bunun yanıtı verilmiyor diye eleştireni,
'fitneci' ilan etmeseydiniz belki de işler bu seviyeye gelmeyecekti..

Evet belki de içeriden görünen tablo köşe yazılarına yansıyandan farklıdır..
Belki de Başbakan, o AB yetkilisine hakettiği cevabı vermiş ama Türkiye kamuoyunun bundan bilgi sahibi olması istenmemiş olabilir..
Öyle söyleyin..

Her hükümet eleştirisinde, 'fitne' dendiği için, bardak doldu ve taştı..
**
Ve ortaya Pelikan çıktı..
Şimdi sanki hükümeti Pelikan bildirisi devirmiş gibi yayınlar yapmanın,
Pelikan'ı eleştirdiğiniz noktadan ne farkı var?..

Hatta daha da ötesi..
Pelikan isimsiz, imzasız, ödlek bir wordpress sayfasıydı..
Siz en itibarlı yayın organlarınız üzerinden,
doğrudan kişileri hedef alarak yapıyorsunuz bunu..

Yakışıyor mu?
Bu birbirimize düşmüşlüğün kime ne faydası olacağını bilemiyorum..
Madem gazetecilerin gazetecilik sınırlarına çekilmesi gerektiğini savunuyorsunuz..
Bunu savunurken siz neden gazetecilik sınırlarını ihlâl edip, meslektaşlarınızı infaz ediyorsunuz?

SON DAKİKA