Başbakan Ahmet Davutoğlu Strasbourg'da..
Türk düşmanı ne kadar adam varsa hepsine teker teker lef yetiştiriyor..
Her alçakça ithamı tane tane izah ediyor..
Ana dili gibi İngilizce bildiği halde bunu kendi anadilinde yapıyor..
Neyse..
Düşman düşmanlığını yapacak elbette..
Ama 'hain'e denk geldiğinizde ne yapacağınızı bilemiyorsunuz..
Çünkü düşman bellidir..
Üniformasının rengi farklıdır..
Savunduğu cephe karşıdadır..
Bilirsiniz yani..
Ama hain öyle mi?..
**
Bakın Ertuğrul Kürkçü'ye..
Avrupa Konseyi'nde bir koltuk bulmuş kendine..
'TÜRK' milletvekili sıfatıyla oturuyor..
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bir üyesi olarak..
Düşman cephe hattından Başbakan Ahmet Davutoğlu'na,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne,
terörle mücadele eden vatan evlâtları için; "elleriniz dert görmesin" diyen bana…
Saydırıyor Ertuğrul Kürkçü..
**
Hain..
İhanetine referans aldığı topraklarda, kendini en emniyette hissettiği anda..
saldırıyor..
Ama helâl olsun..
Başbakan Ahmet Davutoğlu,
sağlı sollu tokatlıyor oracıkta Samanlık Devrimcisi'ni..
Anlayana anladığı dilden..
Sen..
İlk kez çalışma dili olarak Türkçenin kabul edildiği bir gün..
Bir Türk parlamenter olarak..
Türkiye'nin Yüce Meclisini temsil eden bir isim olarak
Türk Başbakana, ingilizce soru soruyorsun..
Soru da değil itham ediyorsun..
Kendi zavallılığın içinde sözüm ona patronlarına Türkiye'yi ihbar ediyorsun..
Pardon da, Davutoğlu'ndan dayak yediğinde de ağlamayacaksın o zaman…
**
Gelin yeni başlayanlar için biraz Ertuğrul Kürkçü çalışalım..
Dersimizin adı 'BİR HAİNİN SEYİR DEFTERİ'
Tarih 30 Kasım 1971..
Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz ve Ömer Ayna
Maltepe Askeri Cezaevinden kaçtılar…
Kezzap dökerek betonu yumuşattılar..
Kazarak aldıkları toprakları ceplerinde biriktirip havalandırma sırasında dışarı çıkararak..
Günlerce uğraşarak tünel kazdılar ve kaçtılar..
Doğru mu?..
Savunma ve Güvenlik alanında uzman bir isim..
Dr.Erol Mütercimler anlatıyor..
Sıkıyönetim vaktinde 1.Ordu komutanlığı yapmış,
ardından da İstihbarat daire başkanlığına getirilmiş olan,
O ünlü Ziverbey Köşkü'nün sorumlusu Memduh Ünlütürk, bizzat kendisine anlatmış..
Meğer o efsane askeri cezaevinden kaçış öyküsü, devletin bilgisi dahilindeymiş..
Detayına (ana konumuz bu olmadığı için) şimdi girmeyeceğim..
Bir ara uzun uzun yazarım..
Ama verilen karar şu; "…. Bunlar hapishaneden kaçacak. Kaçışları izlenecek. Ve öldürülecekler…"
devam edelim isterseniz buradan..
Cezaevinden firar eden THKP-C'li grubun ismini aylar sonra Ünye'deki bir olayda duydu Türkiye kamuoyu..
Mahir Çayan ve arkadaşları,
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamlarını engellemek için
NATO üssünde görevli radar teknisyenlerini kaçırdı..
Ardından da Tokat-Kızıldere'de bir eve mevziilendi.
Uzatmayalım eve helikopter destekli operasyon yapıldı..
Ne diyordu Memduh Ünlütürk; "kimse sağ kalmayacak"..
İşte o plan bugün uygulanacaktı..
Tarih 30 Mart 1972…
Jandarmanın açtığı ateşte Ömer Ayna gözünden, Cihan Alptekin karnından vuruldu.
Roketatarlarla devam eden operasyonda bina yerle bir edildi..
Teröristlerin jandarmaya atmak üzere pimlerini çektikleri el bombaları da ellerinde patladı..
Herkes öldü..
Rehineler de..
Hatta anlatılana göre, grup üyelerinden Saffet Alp yaralıydı,
o da öldürüldü..
Operasyon bittiğinde ortalıkta kimse yoktu..
Cenazeler Niksar devlet hastanesi morguna götürüldü..
Kürkçü'nün babası da oğlunun cenazesini almak üzere morga gitti..
Ama cenaze yoktu..
Köye geri dönüldü..
Yan evin samanlığında saklanan Ertuğrul Kürkçü, herkesin öldüğü o operasyonda sağ kurtulmuştu..