Terör örgütü, varlığını bir politik hedefe oturtmuştu kuruluşunda..
1984'teki Eruh ve Şemdinli baskınlarından bu yana sayacak olursak, geride kalan onlarca yılda hep bir şeyler istedi.. Ve ateş etti..
Dil dedi ateş etti..
Eğitim hakkı dedi ateş etti..
Özerklik dedi ateş etti..
Bayrak, federasyon, toprak, tanıma, istedi istedi istedi..
Her bir talebi için de ateş etmeye devam etti..
Yıllar sonra hakkı için ateş ettiğini söyledikleri halk ayağa kalktı ve dönüp PKK'ya şunu söyledi;
"benim taleplerim için kimseyi öldürmene gerek yok"..
**
HDP işte tam da bu yakınma neticesinde ortaya çıktı..
Yani önce terör örgütü vardı..
Sonra siyasi partileri doğdu…
Kürt halkı her ne talep edilecekse, ateş edilmeden de talep edilebileceğine ikna oldu ve
bugün HDP adıyla varlığını sürdüren o yapı tesis edildi..
Sadece HDP seçmeni değil..
Herkes, 70 milyon yurttaşın HDP'den beklentisi vardı..
Her ne problem varsa, o problemin ortadan kaldırılması için taleplerin siyaset yoluyla yükseltilmesi..
En olmayacak ne varsa..
Şiddet ve faşizm içermediği müddetçe,
tamamı sivil siyasetin gündemi olacak ve orada değerlendirilecekti..
Vatandaşlık tanımı mı?
Anadilde eğitim mi?
Yerinden yönetimin kuvvetlendirilmesi mi?
Ne varsa?...
Hâl böyle iken terör örgütüne ne gerek kalıyor peki?.
Tüm talepler siyaset yoluyla yükseltiliyorsa, yükseltilebilecekse, terör neden var?.
**
Ama HDP, elindeki bu fırsatı bir türlü doğru kullanamıyor..
'PKK sizi tükürüğüyle boğar',
'o kaleşnikofları size çevirmesini biliriz',
'onların ellerinde hafif silahlar var' vesaire diyen HDP'lilerle..
Canlı bombanın taziyesine gidip onu şehit ilan eden HDP'lilerle..
PKK ile arasına mesafe koyamayan HDP'lilerle..
Bu iş zor..
****
Değerli dostlar..
Aralarında bu son Ankara saldırısının da olduğu sansasyonel büyük terör saldırılarının hiç biri,
terör örgütü ve kuruluş gayeleriyle ilgili değil..
Saldırıyı PKK yapmış DAEŞ yapmış hiç fark etmez..
Aralarında Ankara'nın da olduğu, Londra'nın da olduğu, Paris'in de olduğu hiçbir ülke başkentinde, bir terör örgütü, tek başına, arkasına herhangi bir devlet-servis almaksızın, böyle büyük bir eylem gerçekleştiremez..
Bu kendini örgüt zanneden PKK ve yaptıkları şeyin 'dava' olduğunu düşünen üyeleri,
bölgede at koşturan ülkelerin maşasından başka bir şey değildir..
İhanet bildirisine imza koyarak, devleti katliam yapmakla suçlayan 1128 Akademisyen de bu yapının gönüllü destekçisidir..
Sayfalarından terörü mazur gösteren, devleti suçlu çıkarmaya gayret eden gazeteler,
'Başkanlık uğruna bla bla' zevzeklikleri yapan yazarlar,
Fethullahçı Örgütün, Türkiye'yi 179 ülkeden biri olarak gören ihanet içindeki ajanları..
Bunların hepsi Ankara'daki saldırının gönüllü yahut kadrolu tertip mekanizmasının içindedir..
Ve kimse aksini düşünmesin ki, hesap verecekler..
Kalın sağlıcakla