Başbakan Erdoğan birkaç hafta önce "emsalleri şişirerek rant yaratılması ve İstanbul'un 'dikine' büyümesi" konusunda bir uyarıda bulundu. Emsal, malum, metre kare başına düşen kapalı bina alanını belirlemekte kullanılan katsayı... Yani, "emsal"i ne kadar artırırsanız, binanıza o kadar daha kat ekleme imkânına kavuşuyorsunuz...
Erdoğan geçtiğimiz hafta da, Marmara'dan bakıldığında İstanbul'un siluetini mahvettiği apaçık olan binaların sahibinden onları "tıraşlamasını" istediğini, bu gerçekleşmeyince de sahibine küstüğünü ve hâlâ konuşmadığını açıkladı. Bu iki konuşma bana Atatürk'ün Ankara'yı planlaması için ülkeye davet ettiği Alman mimarla sohbetini hatırlattı...
Alman mimar, Atatürk'ün kafasındaki radikal planı dinledikten sonra, onun "tek adam" olduğunu bildiği halde "Bu arzunuzu yerine getirecek iktidarınız var mı" diye sormuş ya... Nedeni açık: İmar işleri bazen savaş işlerinden de zorlu olabilir. İşte buyurun: Atatürk'ten sonra Türkiye'nin en muktedir başbakanı sayılan Erdoğan, dediğini yaptıramıyor ve küsüyor. Fakat şurası da kesin: Bu şarkı burada bitmez! Erdoğan belli ki partisindeki "müteahhit lobisi"ne karşı savaşa hazırlanıyor. Bakalım neler olacak?
