Tesadüfler sonucu, salı günü kendimi Nuruosmaniye'de, Milliyet gazetesinin eski binasının önündeki bir bankta otururken buldum.
Gelip geçenler, telefonla konuşanlar, dumancılar... Bir eksiklik var ama ne? Derken jeton düştü: Hiç Batılı turist yoktu. Herhalde, 12 Ocak'taki Sultanahmet bombasının etkisiydi.
Cuma günü gazete olarak İstanbul Modern'i ziyarete gittiğimizde, Müze Direktörü Levent Çalıkoğlu'nun verdiği bilgiler, o nahoş izlenimle örtüştü:
Yılda 600 binden fazla ziyaretçinin geldiği müzede, yerli-yabancı oranı yüzde 50-50 imiş. (Kış aylarında 60'a 40...) Ancak iki aydan beri yabancı sayısı dramatik bir şekilde düşmüş. (Tabii Batılı turistten söz ediyorum, Araplar zaten ilgisiz.)
İyi haber yok mu? O da var... Müze, Turkcell'in desteğiyle, dijital teknolojiye geçmiş. Cep telefonunuza "İstanbul Modern" uygulamasını indiriyorsunuz... Bir tablonun önüne geldiğinizde, bluetooth aracılığıyla eserin bütün özelliklerini telefonda görüyorsunuz.
Bitmedi: Uygulama, benzeri bir işin, basit malzemelerle çocuklar tarafından nasıl yapılabileceğini de gösteriyor. Aileler için şahane.
Çalıkoğlu bu uygulamanın dünyada pek az müzede bulunduğunu, İstanbul Modern'in öncü olduğunu gururla anlattı. Velhasıl yakında bilgi kulaklıkları ıskartaya çıkacak.
Bir de gri haber: Salıpazarı Liman Projesi kapsamında İM binası yıkılıp tekrar yapılacak. Bu arada müzenin 2-3 yıl için taşınması gerekiyor.
"Ne var bunda" demeyin. Mesela günümüzün en ünlü sanatçılarından, "ışıkçı" Olafur Eliasson'un küçüklü büyüklü 300 küsur cam küreden oluşan eserini kurmak için İstanbul'a üç yardımcısı gelmiş!
Düşünün: Böyle alengirli eserler ve duvar büyüklüğünde tablolar sökülecek... Özel tertibatla taşınacak... 2-3 yıl sonra da tekrar sökülüp, tekrar takılacak. Eyvah, eyvah!