Tarihçi, felsefeci, edebiyatçı, eleştirmen Umberto Eco, 84 yaşında hayata gözlerini yumdu. Sadece İtalya'nın değil, dünyanın en önemli düşünce insanlarından biriydi.
Hem Orta Çağ uzmanıydı, hem çok satan romanlar yazmış, hem de eleştirileriyle pop kültürü 'sökmüştü'.
Bizde daha çok Gülün Adı başlıklı uluslararası best-seller romanıyla tanınır. Kitaptan uyarlanan ve başrolünde Sean Connery'nin oynadığı film, televizyonlarda hala gösteriliyor.
Geniş akademik çalışmaları ve romanları hiç kuşkusuz önemlidir. Bense en çok, engin bilgi dağarcığını, keskin zekası ve ince espri anlayışıyla harmanladığı denemelerini severim.
Mesela "Kitabınızı Üzülerek İade Ediyoruz" başlıklı denemesinde, günümüz yayınevi raportörlerinin, tarihe damga vurmuş kitaplarla ilk kez karşılaştıklarında nasıl bir tepki vereceklerini anlatır.
İncil'i kutsal kitap olduğunu bilmeden okuyan raportör, yayıncıya şöyle bir değerlendirme gönderecektir:
"Bu metnin ilk birkaç yüz sayfasının gerçekten de soluk soluğa okuduğumu söylemeliyim. Olaylar yerli yerinde, günümüz okurunun iyi bir öyküden bekleyeceği her şey var. Seks, cinayet, savaş, kıyımlar ve benzeri şeyler.
(...) Ama okumayı sürdürdükçe, bunun gerçekte çeşitli yazarları içinde toplayan, birçok haddinden fazla şiirsel uzantıları, açıkça tiksindirici ve sıkıcı pasajları, anlamsız feryat ve figanı olan bir antoloji olduğunu fark ettim.
(...) Yalnızca ilk beş bölümün yayın haklarını almaya çalışmanızı öneririm. Oralarda pek sorun yok. Ayrıca daha iyi bir başlık bulunmalı kitaba. Örneğin, 'Kızıldeniz Haydutları' olabilir mi?"
Bu tarz denemeler, bir olaya veya metne başka bir açıdan yaklaşıldığında karşılaşılan sürprizleri gösterir.
Matbaanın icadından beri en çok satılmış kitap olan İncil, bir roman olarak ele alındığında, bazı bölümlerinin çok kötü yazıldığı ortaya çıkar.
Eco bu pastişlerden de hareketle üniversitede yeni bir ders açmıştır: "Batı'nın Antropolojisi". Antropolojik açıdan incelediklerinde, öteki kültürler Batılı yaşam tarzını nasıl görecektir? Afrikalı araştırmacılar, Batılıların 'köpek gezdirme' olayı karşısında şaşkınlıktan şaşkınlığa düşmüşlerdir mesela.
UMBERTO ECO'YA VEDA
Parlak ve hınzır bir zekâ
Hiçbir kesim Eco'nun dilinden kurtulamaz:
"Yeni zenginler avuç dolusu para kazansalar bile, balık bıçağının nasıl kullanılacağını bilmezler ya da Ferrari'lerinin arka camına oyuncak bir maymun asarlar ya da (...) konuşmanın içine 'management' gibi İngilizce sözcükler serpiştirirler. Bu yüzden de böylesi insanlar Guermantes Düşesinin davetine çağrılmazlar."
Şu satırlar bakalım size de tanıdık gelecek mi?