AK Parti, kimle koalisyon yapmalı; MHP ile mi, yoksa CHP ile mi? AK Partili bir milletvekili kameraya "MHP ile yapmalıyız" derken... Birkaç dakika sonra aynı kameraya konuşan bir başkası "CHP ile yapalım" dedi...
Bu duruma şaşırmayın: Çünkü siyasette "tek yol" yoktur. Tercihler değişebilir. Yani "Dün dündür, bugün bugündür..."
Peki ya Anayasa'da yer alan temel ilkeler? Onların tanımı da gündelik siyaset gibi zırt pırt değişir mi? Hayır! Anayasa değişmediği sürece, tanım da aynı kalır.
Bir meslektaş, geçen gün şöyle yazdı: "Kuvvetler ayrılığı, belli devlet yetkilerinin, devlet başkanının eşgüdümünde kullanılmasından ibaret, medeni bir işbölümü ve işbirliğidir."
Medeni mi? İşbirliği mi? Eşgüdüm mü? Anlayamadım. Kuvvetler ayrılığının tanımında bu kelimelerin ne işi var?
Sınırın geçtiği yer
"Kuvvetler" dediğimiz ne? Yasama, Yürütme ve Yargı... Bunların pratikteki karşılığı da (kabaca) Meclis, hükümet ve bağımsız mahkemeler...
Kuvvetler ayrılığı, bu üç kuvvetin görevlerini yaparken, yetkilerini kullanırken birbirlerinin işlerine karışmamalarını ifade eder.
Kritik sınır Yürütme ile Yargı arasından geçtiği için, örnekleri oradan vereyim:
Hükümetin, mahkemeye "Öyle değil, böyle karar ver" dediğini hayal edin. İşte o müdahale anı; adalete veda etme anıdır. Mahkemenin buna uyması ise toprağa verilme anı...
"İşbirliği" kulağa hoş gelen bir kelime... Halbuki kuvvetler ayrımı açısından nahoş bir duruma işaret eder.
Bir dava hakkında, hükmet temsilcileri ile hâkimlerin verilecek kararı müzakere ettiğini, yani işbirliği yaptığını düşünün... Vahim bir durum değil mi?
"Eşgüdüm" yani koordinasyon da öyle... Hükümet yasalara aykırı bir uygulama yapmış... Mahkeme de "yapamazsın" demiş. Ne olacak şimdi?
54 yıl yetmedi
Yukarıdaki tanımı yapan arkadaşa göre, devlet başkanı devreye girip iki kuvvet arasında koordinasyon sağlayacakmış. Nasıl olacak bu iş? Orta yol mu bulacak? Biraz hükümetten, biraz yasadan mı kırpacak?
Peki ya "medeni" kelimesinin o tanımda ne işi var? Kuvvetler arasındaki işbölümünün medenisi, başka bir deyişle terbiyelisi, görgülüsü, seviyelisi olur mu yahu?
Medeni olan, soyut varlıklar değil, canlı-kanlı insanlardır. Örneğin Ahmet medeni bir insandır. Mehmet çevresiyle medeni ilişkiler kurmaktadır...
Hiç Adalet Bakanlığı ile Anayasa Mahkemesi ilişkisinde "medeni" sıfatı kullanılabilir mi?
Ancak ve ancak, Adalet Bakanı Ahmet ile AYM Başkanı Mehmet arasında medeni -yani karşılıklı nezakete dayanan - bir ilişki olabilir ki o da insanlardan bağımsız olan kuvvetler ayrılığı tanımında yer almaz.
Benim umutsuzluğa kapılmama neyin yol açtığını biliyor musunuz? Vatandaş kuvvetler ayrılığı kavramı ile 1961 Anayasası'nda tanıştı.
Ancak aradan geçen 54 yıl, siyasetle haşır neşir olan arkadaşların bile kuvvetler ayrılığının ne olduğunu öğrenmelerine yetmedi.
Efendim? "Menfaati öyle demesini gerektiriyordur" mu diyorsunuz? Yani doğrusunu biliyor ama çıkarına öyle konuşmak mı geliyor? Vay canına: Hiç böyle düşünmemiştim!