Yıllar geçtikçe bazı sözler daha da fazla üzüntü vermeye başladı. Son örnek, AK Parti milletvekili Burhan Kuzu'nun, TV'de söyledikleri... Devletteki israf konuşulurken, "Yav bu devlette öyle israflar var ki..." diyor Kuzu: "Anam anam anam anam anam anamm!"
Önce şunu bilelim: "Devletin parası" diye bir şey yoktur. Çünkü devlet para kazanmaz. Olan para, milletin parasıdır. Millet vergi ödemese, devletin kasasındaki para bir yıl ya yeter ya yetmez...
Hazinede biriken parayı, hükümet ve bürokrasi, millet adına kullanır. Yani sahibi olarak değil, vekaleten...
Dolayısıyla... Örneğin "Adam altından tuvaleti evine mi götürecek" veya "O lüks makam aracı bakanın değil devletin; o gider, yeni bakan biner" diye savunma yapılamaz.
Çünkü bu tarz bir savunma, "israfı" buharlaştırır. Her türlü gereksiz harcama, "Benim değil, devletin" diye savunulmaya başlanır.
Şöyle bir olay düşünün: Genelkurmay, Hükümetten uçak gemisi istese...
Hükümet, "Komutanlar gemiyi Mavi Yolculuk için istemiyor ya... Alalım gitsin" diyebilir mi? Hükümet, "Uçak gemisini niye istiyorsunuz? Hangi uzak ülkeye saldıracağız ki uçak gemisi gerekiyor" demez mi?
Demek ki doğru, makul, iyi, yerinde harcamalar olduğu gibi... Yanlış, gereksiz, kötü, israftan başka bir şey olmayan harcamalar da vardır.
Gelin bir adım öteye gidelim: "Siyasetçi hesabı sandıkta verir" sözü de yanlıştır. Diyelim ki Osmanlı düşmanı bir hükümet, Topkapı Sarayı'nı yıkmaya karar verdi. Bu durumda, "Hele seçimler gelsin, görürler günlerini" mi denecek?
Böyle bir saçmalık olur mu? O arada koca Topkapı Sarayı gitti yahu; adam seçim kaybetse ne yazar? "Bağdat harap olduktan sonra..."