Dünkü yazıma ("Org. Necdet Özel'den 1990 model açıklama") okurlarımızın yaptığı bazı eleştirilere cevap vermek isterim.
GK Başkanı 'bölücü terör örgütü' demesin de ne desin? Türkçenin imkânları bitmez. İsteseydi uygun bir sıfat bulurdu. Devlet bir yandan Apo ile masaya oturuyor, Kandil'e mesajlar gidip geliyor... Ama Org. Özel hâlâ 'bölücü terör örgütü' diyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Olaya dağdaki eşkıyanın gözüyle bakıyorsunuz? Hayır. Alakası yok. Ben soruna, elinde dört yılda bir attığı oydan başka bir gücü bulunmayan, sıradan vatandaşın gözüyle bakıyorum. PKK saldırıları 1984'te başladı. Beş, hadi diyelim 10 yıl boyunca bu isyanı şiddet kullanarak bastırmaya çalışırsın. Eğer mümkün olmadıysa, masaya oturur siyasi çözüm ararsın. Benim açımdan, savaşın 1993'ten sonraki, tek değil elbette ama baş sorumlusu askeri vesayettir. Başkasının canıyla ve parasıyla savaşmak ne kadar kolay değil mi?
Geçmişe kıyasla az olsa da, PKK hâlâ öldürüyor... "Süreç" aksamasın diye emniyet güçleri susup otursun mu yani? Hayır. Karşılık versinler. Taraflar sorumlu davranmazsa çözüm olmaz. Kan akmaya devam eder. Bunu artık hiçbir kesim istemiyor. Ben teslimiyetten değil, müzakereden bahsediyorum. Sen ne istiyorsun, ben ne istiyorum? Sen ne vereceksin, ben ne vereceğim? Olay bu... Şunu unutmayalım: Kürt Sorunu aynı zamanda bir Türk Sorunudur...