Mustafa Kemal'in Çanakkale'deki rolü, Atatürk olmadan önce de önemliydi! Tuhaf bir cümle oldu değil mi? Açıklamaya çalışayım.
Kanlı mücadelelerden sonra devletin başına geçmiş mühim şahsiyete, daima yeni bir biyografi yazılır.
Bu hayat öyküsünde liderin geçmişteki rolü abartılır da abartılır.
Atatürk'e de aynısı yapılmıştı. Mesela...
Mahalle arkadaşlarıyla birdirbir oynarken, sıra kendisine geldiğinde, düpedüz mızıkçılık ederek, "Ben eğilmem" demesi... "Mustafa'nın büyük adam olacağı, çocukken belliydi" diye anlatılmıştır.
Mustafa Kemal'in Çanakkale'deki rolü... Cumhuriyetin kurulmasından sonra tarihi yeniden yazan Kemalistlerin iddia ettiği kadar muazzam değildi... Onlara göre, Mustafa Kemal adeta tek başına kazanmıştır savaşı. Ama bir dakika!
Mustafa Kemal'in Çanakkale'deki rolü, bazılarının iddia ettiği gibi, "herhangi bir komutan" seviyesinde de değildi.
Nereden biliyoruz? Örneğin dönemin Harp Mecmuası'na iki kez kapak olmuştur.
Basın kendisiyle söyleşiler yapmıştır.
Mustafa Kemal'in göğsüne gelen şarapnel parçasının kırdığı ünlü saati, Çanakkale'nin Genel Komutanı, Liman von Sanders Paşa, anı olarak Almanya'ya götürmüştü. (Daha sonra evinden çalındı.)
Sarı Paşa lakaplı Mustafa Kemal sıradan bir komutan olsaydı, ona böyle davranılır mıydı? "İşgale karşı kurtuluş savaşı vermemiz gerekiyor" diyen ricalin, aklına niye mesela Kazım Karabekir gelmedi de, Mustafa Kemal geldi?
Böylece baştaki cümleye döndük işte: "Mustafa Kemal'in Çanakkale'deki rolü, Atatürk olmadan önce de önemliydi."